20. "Ezlıan"

6.9K 523 447
                                    

Hiss-i İntikam / 0

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiss-i İntikam / 0.20 👑

05.04.2020 ( Bol yorum özellikle satır arası çok severim)
Vote +150 yorum 350 😉

...
Soluduğun havanın yükü olur muydu?Bazen öyle bir an oluyordu ki çektiğin nefesin ağırlığını hissediyorsun. İmanının yetersiz kaldığını düşündüğün zaman oluyordu. İsyana kapı açan bir yanımın olması gibi. Bir nefes çektiğimde boğazıma yığılan adı konulmayan koca bir yük. 

"Beni tanıyor olmalısın. " demişti. O an kim olduğundan çok içimdeki duygusuzluğa rağmen meydan okuyan izlenimi takip etmiştim. "Ben Hamit." Dedi. Yutkundum. "Hamit Soydan"diye uzattığı eline tepkisizce baktım. Uzun boylu, 50 yaşların başında belki de ortasında. Sahi yaşı kaçtı ki? Üzerinde siyah bir takım vardı. Buraya niye geldiğini, karşıma niçin çıkmış olduğunu defalarca kendime sordum. Aslında uzun süredir benim babam kim sorusundan daha çok nasıl biriydi düşüncesi ile içimde kargaşa çıkaran gereksiz meraka uydum. Ciddi ciddi biyolojik babamı merak etmiştim. Üstüne bunun benim en büyük hakkım olduğunu savunan saçmalığı bir yanım da desteklemişti. Şuan bunu yaptığıma pişmandım. Şimdi karşıma geçip bana kendini tanıtan adama ne diyecektim ki? Hepsinden öte bir anda öz babamın karşıma geçip, kendini iş adamı misali tanıtması ne denli tuhaflık barındırıyordu. Kaç kişinin babası yıllar önce bırakıp, gittikten sonra bir anda karşına geçip de kendini tanıtırdı. Bazen yılgınlık pençesini bileklerime geçiriyordu. Canım acıyordu. Nefessiz kalmak gibi hissediyordum. Boynum büküldü. İçimde büyüyen boşluğun kapısına dayanmış ifadesizliğin önderliğinde dilim damağıma yaslandı.

"Neden karşıma çıktın"? Sözleri ardına sığınan cılızca fısıltı, kendime yabancıydı. Kendime bu denli yabancı iken karşımdaki adam ise bana zıt şekilde bir o kadar kendinden emindi.

"Seni merak ettim" dedi. Gülümsedi. Öylece baktım. Kahve gözlerine, kırışmış göz çevresine, burnuna, kaşına, saçına bedeninin her zerresinde gezindi, bakışlarım. Bir şeyler aradım. İçime ılık gelen bir şeyler. Kalbime, ruhuma iyi gelecek. Her şeye rağmen öz babamın, kızına karşı hissettiği özlemin, izini sürmüştüm. Aradım lakin aradığım hiç bir şey gerçek gelmedi. Uzaktı. Kahve gözleri, kumral teni, seyrek kumral saçlarını kaplayan kırlık, ifadesi hiç bir şey tanış değildi. Yabancıydı!

"Merak etmek için geç kalmış gibisin" omuzlarımı hareket ettirdiğim de en büyük hissizliği yaşıyordum." 17 yıl kadar mesela" dediğimde dalga geçercesine gülümsedi.

" Seni görmeye hakkımın olduğunu düşündüm." Dedi. Ağlamak istedim. Oturup saatlerce ağlamak. Niçin hak etmeyen insanların çocuğu oluyordu. Niçin değer bilmez insanlara, muhtaç insanlar oluyorduk. Gözlerim kahve gözlerindeki hissizliği karşısında dudaklarım, kıvrıldı. Gülmekle, gülmemek arasında konuştum. "Bunu düşündürün ne"?

"Kızım olman" demesini beklemiyordum. Aslında verdiği tepkiyi beklemiyordum. Dalga geçer gibi sinsince kıvrılan dudakları çileden çıkardı. "Neden şimdi"?diye bağırmak istedim lakin sesim bağırmaya yabancı gibi kısık cılızlık, dudaklarımdan salındı. Bir adım attı. Donuk, ruhsuz. Yıllar sonra kızını görmüş bir babanın bakışlarını hissetmedim. Bir babanın, kıza bakmasındaki masumane bakışları hele hiç hissetmedim. Ruhsuzluk, zehir gibi işlemişti. Kafasını yana yatırdı, boynunun sol tarafında gömleğinin altından belli olan dövmesi gözükmüştü.

HİSS-İ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin