Hiss-i İntikam / 0.29 👑
15. Ağustos. 2020
(Vote 500 + Yorum 2000 🦋)
Bugün günlerden cumaydı. Ocak ayının en soğuk kışlarından birini yaşıyorduk. Beklenen yılın ilk kar tanesi düşmediği gibi hava gün geçtikçe soğuyordu. Binaların arasında hissetmediğim esinti, boş kampüste daha fazla kendini hissettiriyordu. Dişlerimin birbirine vurmasını dindirmek için kahve sevmeme rağmen ısınmak daha çok uykumu giderebilmek için derslikten çıkmış en yakın içecek makinesine yöneldim. İki binanın arasında yan yana dizilmiş makinelere doğru adımlarımı çevirdim. Sol kolumla tuttuğum ders kitapları, soğuk havada parmaklarım buz kesmişti. Burun ucumu hissetmiyor, yüzüme çarpan soğuk rüzgar yüzümü yakmıştı. Büyük ihtimalde kuruma ve sonrasında çatlaklık oluşacaktı. Kışın bu durumdan hoşlanmıyordum. En çokta ellerimde oluşan kuruluktan haz etmiyordum.
Başım taş zemin üzerinde kitapları kendime olabildiğince çekmiş iki elimi kollarımın altında sallamıştım. İç çekerek attığım birkaç dalgın adım dün akşamın izini sürmüştü. Akşamında içilen kahve ardında Egemen, Bahadıra geçeceğini sabaha işleri olduğunu söyledikten sonra gitmişti. Barlasın gideceğini düşünürken Egemenle dışarıda konuşmuşlardı. Mutfak kapısından içeri girdiğinde sanki biz yok gibi yanımızdan geçip gitmişti. Duru arkasından "Abi nereye?" söylenmelerini umursamadı. Boş vermişlikle maketle uğraşacağını söyleyerek gitmişti. Ardında Duruyla biraz sohbet etmiş sonrasında yarın sınavı olduğunu söyleyerek beraber yukarı kata çıktık. Birbirimizi iyi geceler dilemenin sonrasında odalarımıza geçmiştik. Gecenin en dingin saatleri de bu şekilde demlenmişti.
Herkesin kabuğuna çekildiği benim ise uykumun bir çare gelmediği saat dilimlerinden bir tanesini daha yaşamıştım. Dönüp, durmuş uyku tutmadığı gibi sıkılmıştım. Yatsıyı kılmış, ardından biraz kuran okumuş, bitirme sınavlarına çalışmış sonrasında yapacak bir şey bulamamanın sıkıntısıyla odadan çıktım. Üzerimde sünmüş hırkanın kolları uzun gelmişti. Yukarıya doğru hafifçe çekip, oturma odasında uyuklayan Tüylüyü kontrol ettim. Bugün yerinde mırıldanarak uyukluyordu. Dışarıdan içeriyi saran gece kuşların ötüşme sesi ormanın ağaçlarına karışan rüzgar sesine sarılmıştı. Mutfak penceresini vuran dalların savruluşu dışarının ne denli soğuk olduğunun göstergesiydi.
Kendime bir bardak su doldurup, sandalyeyi çekip oturdum. Çapraz oturduğum sandalye, masanın üzerine bıraktığım bardağı iki elimle tuttuğum da bakışlarım pencereden içeriye süzülen loş ışığın izinde takılı kaldı. Öyle birkaç dakika belki de daha fazlasını süren bir boşlukta suskun oturmuştum. Boğazımdan kayarak giden ılık sıvının dudaklarıma bulaşan ıslaklığı dudaklarımı birbirine bastırarak emdiğim sıra kapıda beliren gölge ardında Barlası gördüm.
Saçları karma karışık, üzerinde ince tişört, geniş paçalı bir eşofman giymişti. Dalgın mı, kızgın mı anlayamadım. Beni fark etmemiş olma olasılığı yüksekti. Kapıdan geçmesiyle tezgahın üzerinde az öne bıraktığım sürahiyi kupa bardağın içerisine arkası dökük doldururken öfkeli hali gözümden kaçmamıştı. Verdiği bıkkın nefes bedeni dönmesiyle göz göze geldiğimiz o an bardağı dudaklarına değdirmeden önce kaşları hafifçe kaldırdı. Sağa yatırdığı kafası yüzümde dolaşması bu saatte karanlıkta ne yapıyor olmamın sorgulamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSS-İ İNTİKAM
ActionÖfkesine, hırsına, geçmişine kapılmış bir adam, "BARLAS KARAHAN " Geçmişinden habersiz, hırslı yeşil gözlere düşmüş genç bir kız, "HÜMEYRA ATABEY" Ilık bir esinti, intikamla yanan kalbe sarıldı. ... Bakışları altında bedenime değen elleri, benliğim...