45."Dilcu"

7.5K 509 1.3K
                                    

Hiss-i İntikam /0.45👑

500+ vote  (Kesin kararım, sınır geçilmediği sürece paylaşım olmayacak. Lütfen bana tehdit ediyorsunuz demeyin. Bölüm yazmaya devam edeceğim ama paylaşmayacağım. Bu sefer çok kararlıyım, bilginize....)

2000 Yorum (Bol satır arası yorum. Please! 💜)

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. ŞUBAT. 2022

En mutlu olduğum vakit ne zamandı?

Ne zaman mutlu olmuştum?

Mutlu olduğum anı hatırlamaya çalıştım. Çalıştıkça beynim karıncalandı.

Sonra çok önceye gittim.

8 yaşıma...

Asfalta düşen yağmur altında çıplak ayakla bağıra çağıra "Yağ yağ yağmur tekne hamur..." şarkısını söylerken umursamazca gülüşlerimin yankılandığı o günü hatırladım. Etrafımda dönerken ıslak saçlarım yüzüme yapışıyor, beli büyük gelen pantolon paçamı aşağı çekiyordu. Dönerken pantolonun paçası ayak topuğuma takıldığında düşmeden önce dengemi sağladım. Gülüşlerim, yağmur furyasına karışmıştı.

Baştan aşağı ıslanmıştım.

Suzan'ın pencere ardından "Gözün kör olmasın çabuk geç içeri" bağrışlarını işittim, umursamadan kollarımı iki yana açarak etrafımda dönmeye devam ettim. Az önce beni evden kovan kendisi değilmiş gibi şimdi eve geçmemi istiyordu. 

İnadım tutmuştu. "Gelmeyeceğim" diye gülerek başımı gökyüzüne kaldırdım. Etrafımda dönerken başımda dönmüştü. Yüzüme dokunan damlacıkların keyfini sürerek kapandı gözlerim. Ilık bir esinti, ıslak kıyafetlerimden sızarak bedenimi titrettiğinde yine umursamadım.

"Demek gelmeyeceğim he" bağrışı ardında beni döveceğini bile bile girmedim içeri. Zaten dayak yiyecektim, hiç olmazsa acıma değsin düşüncesiyle bağrışları umursamadım. Az sonra açılan kapının sesiyle gözlerimi iyice yumdum. Gözlerimi kapatınca görmediğim öfkesinden de kurtulacakmış gibi sıkıca kapattım gözlerimi. Islak zeminde duyulan ayak sesleri komik bir nota gibi kulaklarıma yayılırken bir kıkırtı daha dudaklarımdan serbest bırakmıştım. 

Kolumdan sertçe çekilmemle kalçama ilk darbeyi daha ne olduğunu anlamadan yemiştim. Acıyla aralanan gözlerim elindeki muhtarın, sobada yakmak için getirdiği odun kaba etime bir kez daha indi. Yanma etkisi bedenimi sararken yüzüme düşen yağmur taneleri arasına göz yaşlarım gizlendi. "Demek gelmeyeceksin he" sağ kolumun altından tutarak ikinci darbeyi biraz daha aşağı baldırıma denk geldi.

"Suzan anne vurma" can acısıyla sızlandım. "Canım acıyor vurma" sanki beni duymamış gibi bir kez daha sertçe odunu indirdi. Acıyla kolları arasında gelecek olan darbeyi engellemek istercesine yerimde zıpladım.

HİSS-İ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin