Galaxy ~HyunLixİn~ ✓

Bölüm otuz dört 'Güzel prensim'

Fazla kaos olmadan ara minik kaoslar ile sıkmamaya çalışarak 50'ye kadar uzatmaya çalışacağım. O dediğim konu için Eylül'den sonra yani sınavımdan sonra gelip yazabilirim yüksek ihtimalle.

İyi okumalar umarım beğenirsiniz~

Hwang Jeongin

Felix'in sarı saçlarını okşarken güzelliğinden dolayı yine bizi zorluyordu.
Dün gecenin üstüne elbette ona daha fazla dokunmamıştık. Hyunjin ile Felix'i aramıza alıp güzel bir uyku çekmiştik.

En erken elbette yine ben uyanmıştım.
Dün gece yatmadan önce güzelce yıkanmıştık ve şimdi tertemizdik. Felix'in minik karnına elimi yerleştirip okşadım.

Felix mırıltı bırakıp göğüsüme gömülürken gülümsemiştim. Tanrım o gerçekten çok güzeldi biz onu hak edecek ne yapmıştık ki?
Karnındaki elimi yüzüne çıkartıp yanaklarını okşadım.

Sıcakladığı için yanakları kızarmıştı. Dudakları dünün etkisi ile şiş ve hafif hafif mordu. Uzanıp minikçe öptüm dudaklarını. "Jeongin?"
Hyunjin başını yastıktan kaldırıp uykulu hali ile bana bakarken başımı ona çevirdim.
"Efendim?"

"Niye uyandın? Yat biraz daha yorgunuz hepimiz."
"Meleğimizi izlemek daha eğlenceli geldi.. sen uyu biraz daha bir saat var kahvaltıya."
"Sende kapat bari gözlerin dinlensin."
"Onu izlemek daha güzel dinlendiriyor beni emin ol aşkım."

Kıkırtı bırakıp başını yastığa koyup bir elini Felix'in üstüne atıp gözlerini kapatmıştı. O tekrar uykuya dalarken bende Felix'in güzel yüzünü izlemeye dönmüştüm.

Kapı tıklanına kadar Felix'i izlemiştim. Tanrım bu çocuk büyüleyiciydi sanki.
"Kralım kahvaltı hazır."
"Geliyorız omega!"

Sesime Felix yerinden kıpırdanırken Hyunjin'de tık yoktu. "Hyunjin sevgilim hadi sende uyan." Hyunjin arkasını dönüp uyumaya devam ederken göz devirdim.
"Beş dakika daha."
"Ya sen beş yaşında çocuk musun?! Beş dakika daha ne?"

"Aşkım?" Felix'in ince sesi ile gözlerimi onun yüzüne çevirdim. Güneş onun güzel yüzüne vurmuş ve tekrar bana Güneşin prensi olduğunu kanıtlamıştı sanki.

Elimi yanağına çıkartıp okşadım.
"Güzeller güzeli prensim?"
Sanki dün gece deli gibi sevişmemişiz gibi iki iltifatıma yanakları al al olmuştu Felix'in.
"Ne zaman uyandın?"

Duvardaki gümüş saate baktım. "Yaklaşık iki saat önce."
"Ne yaptın iki saattir?"
"Seni izledim.."
"Delirdin iyice hee!"
"Beni sen delirttin bebeğim."

Önüne gelen saçı geriye atıp konuştuğumda yanaklarını şişirip nefesini vermişti. "Utandırma beni innie~"

Başımı sallayıp sustuğumda yataktan doğrulmuştu. Tabi inleyerek geri yatmıştı. "Özür dileriz.. yine çok sert davrandık değil mi?"

Felix bana dönüp kollarını boynuma sarıp üstüme çıktı. "Hm evet kralım çok serttiniz ama siz beni bebek gibi taşırsınız değil mi?"
Başımı büyülenmiş gibi onaylar anlamda sallarken Felix gülümsemiş ve dudaklarımı kavramıştı. Mırıltı bırakırken başını boynuma yaslamıştı.

"O zaman ben bir problem görmüyorum."
"Sikicem ama sonra ben suçlu oluyorum!"

Hyunjin üzerindeki örtüyü itip Felix'in ince belini kavrayıp kucağına çekmişti. Örtüden sıyrılan Felix çıplak vücudu ile Hyunjin'in kucağında oturuyordu.