Bütün insanların hayatında dönüm noktaları diyebileceği anlar olurdu. O an verdiğin anlık kararın hayatındaki her şeyi değiştireceği bir durum muhakkak herkesin başına gelirdi.
Fakat benimki bir noktadan ziyade şiddetli bir hortum gibiydi. Beni ne noktaya savuracağını kestiremediğim, bir girdaba dönüşen amansız hortum...
Düştüğüm girdaptan çıkmam ise artık imkansızdı. Ne oldu nasıl oldu inanın ben bile takip edememiştim. Neden böyle korkunç arkadaşlara sahiptim, bunu sorguladığım bir andaydım ve sırtıma vurduğum okul çantamla yokuş aşağı koşturuyordum. Hızlı olup önümdeki çitamsı yaratığa yetişmek zorundaydım. Yoksa hayatımın aşkını ellerimden kaçırmam işten bile değildi.
"Dur! Dur diyorum gerizekalı."
Son kırıntılarını kullandığım nefesimle tüm sokak yankılanırken cümlemin muhatabı beni duymuyordu bile. Duymadığına ben inanmak istiyordum gerçi yoksa sesimin yedi mahalle öteden işitildiğine emindim. Duymuşsa ve durmuyorsa ciddi anlamda boku yemiştim çünkü az önce ciğerlerimi kusarcasına haykırdığım zatı muhteremleri son hızla evime doğru koşuyordu.
Ağabeyimle konuşmaya.
Sevgili olduğumuzu söyleyecekti. SEVGİLİ!
Tamam olayları epeyce karıştırdığımı inkar etmiyorum ve anlamanız için başa sarıyorum.
Önümde ipini koparmışçasına koşan herif, Oğuz. Deminden beri nefretle bahsettiğime bakmayın aslında kendisi sevdiğim bir arkadaşımdır.
Arkadaşımdı.
Bugün istemeyerek sevdiği kızın önünde onu rezil ettiğim için hakkımda intikam planları kurmaya başladığı andan itibaren arkadaşım olmayı bırakmıştı zira.
Küçücük bir şakaydı, bu kadar büyütmesine gerek yoktu kesinlikle. Ne vardı yani beden dersinde gizlice sınıfa sıvışıp pantolonunu çaldıysam? Maç yaparken eşofmanını yırtmasını ve kelebekli çamaşırıyla tüm okulda arzı endam etmesini ben söylememiştim sonuçta. Tek amacım derslere eşofmanıyla girmesi ve hocalardan biraz azar işitmesiydi. Sorarım size güzellerim, Arzu'ya şov yapmak için rovaşeta çekmesi ve eşofmanını yırtmasında ben nasıl suçlu olabilirdim ki?
Peki ıq'su denizanalarıyla yarışan sevgili arkadaşım bunu umursuyor muydu?
Asla.
Ağabeyime doğru road runneri aratmayan bir koşu tutturmasının tek sebebi buydu. Hayatımı karartmasının tek sebebi.
Bakın ağabeyim geri kafalı falan değildir. Biriyle sevgili oldum diye bana kızacak biri hiç değildir. Ama bir o kadar da çenesi düşüktür. En yakın arkadaşıyla her konuda konuşmayı sever. Özellikle beni utandıracak konularda...
En yakın arkadaşıyla.
Sanırım bu da değinmem gereken başka bir konu. Ağabeyimin en yakın arkadaşı, sevdiğim bey.
Osman.
Adını andığımda yüzümde açan çiçeklere mani olamadığım, zavallı kalbimin hızını ayarlayamadığım adam.
Ve şimdi en yakın arkadaşım dediğim illet çocuk, olabilecek tek şansımı yok etmeye doğru koşuyordu.
"Dur diyorum tamam dur ne istersen yapacağım dur yeter ki!"
Bakın tek cümle. Çıkarcı herifin benzini bitmiş gibi durmasını sağlayan tek şey kurduğum şu cümleydi. Sinsice sırıtarak arkasını döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
General FictionAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...