Hikayemi beğendiyseniz yıldıza basmadan geçmeyin canlarım ✨
"Evladım artık ağlama. Hadi bak geçti. Fevzi amcanlar babanı sakinleştirir."
Bizim evdeydik. O anın üzerinden bir saat geçmişti. Osman o cümleyi kurduktan sonra İhsan amca daha çok delirmiş, onunla dalga geçtiklerini düşünmüştü. Babam ve Süleyman amca bu itirafa hazırlıksız olsalar da durumu toparlamış, erkekler olarak Esra'ların evine geçmişlerdi. Annem ve Ayşe teyze de Selma teyze ve kızlarını alıp bizim eve gitmişlerdi.
Bense...
Sokağın ortasında öylece duruyordum. Hareket etmek için gereken gücü bulamıyordum. İnsanın damarlarından akan kanın bile ona ihanet edebileceğini o an anlamıştım. Kıpırdayamıyordum. Adım atamıyordum.
Beynim uğulduyordu.
Osman. Ve Elif abla.
Hani şu mahallenin en güzel kızı olarak gördüğüm, onun kadar zarif olamadığım için küçükken ağladığım, yer yer abimle yakıştırdığım Elif abla.
Ve sevdiğim adam.
Ayaklarım yere çivilenmişti sanki. Herkes dağılmıştı evlere. Ben öylece yolun ortasındaydım. Esra gelmişti o anda, gözleri kan çanağı gibiydi. Benim akıtamadığım yaşlar onun da gözlerini zorluyordu. Birkaç kez seslenmesinin ardından hala aynı şekilde durunca karşıma geçip kollarımdan sarsmıştı beni.
"Işık kurban olayım içeri gel. Bak ne yapacağımı bilmiyorum annen seni soruyor."
Gözlerimi yüzüne diktim. "Esra."
Adını zikretmemle gözyaşlarım akmaya, bedenim titremeye başladı.
"Esra... Osman!" sımsıkı sarıldı bana.
"Biliyorum, biliyorum canımın içi biliyorum. Ama yalvarırım şimdi değil. Bak içeri geçelim, bu gece bitsin söz veriyorum sabaha kadar ağlayacağız beraber. Ama şimdi böyle yapma, bak anlayacaklar."
Geri çekildim. Hala ağlıyordum ama o an kafamı kaldırıp Osman'ın camdaki yansımasını görünce adım atacak gücü bulabildim kendimde.
Bu sondu. Bir daha beni böyle görmesine izin vermeyecektim.
Bana karşı bir sorumluluğu yoktu elbette. Ama geçen hafta hastanede değer veriyorum adına o kadar ahkam kesen adam gözümün içine baka baka böyle bir itirafta bulunuyorsa tam da düşündüğüm gibi bu acı bir tek benim acımdı. Ona ait tek bir parça bile yoktu.
Onun davası başkaydı.
Şimdi burada oturmuş bir saattir annemin ve Ayşe teyzenin, karşılarında oturan dört kadını sakinleştirmeye çalışmalarını izliyordum.
İkizler ben ve Esra hala sofranın kurulu olduğu yemek masasında oturuyorduk. Esma ve Kübra benimle aynı yaştaydılar. Ablaları gibi onlarla da pek samimi değildim ama sakin huylu iyi kızlar olduklarını biliyordum. Şimdi epey korkmuş görünüyorlardı. İhsan amcanın bize yansıttığı öfkesi buysa evdeki halini hayal edemiyordum doğrusu.
"Işık." Annemin sesiyle daldığım yerden çıktım.
"Efendim anne."
"Kızım yaptığın tatlıdan getir biraz, şeker iyi gelir herkese."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
General FictionAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...