Arkadaşlar neden yorum yapmıyorsunuz arkadaşlar 🥹 çok düştü yorumlar, modumla beraber. Üzmeyin beni yavru kuşlarım hadi keyifli okumalar💙
(Beş ay sonra)
Adar'dan"Kıpırdama." dedim oyunbaz bir sesle göğsüme yayılmış lülelerini okşayıp. Kanepede yayılmış, Sena'nın en sevdiği diziyi izliyorduk üzerimizdeki battaniyeyle. Ocak ayındaydık, havalar soğuğunu iyiden iyiye belli ediyordu.
Bu da her fırsatta sevgilimi kollarıma almam için bahane yaratıyordu bana.
Evet, sevgilimi.
Yaklaşık beş aydır şu yaşıma kadar hayal bile etmediğim bir huzurun içindeydim. O gün, şu kanepenin üstünde parmak uçlarıma dokunduğundan beri hayatıma kattığı şey mutluluktu Sena'nın. Bir de aşk. Katıksız bir aşk...
Onu görür görmez vurulduğumu biliyordum ama onunla vakit geçirdikçe bu etkilenme bambaşka bir şeye dönmüştü. Ellerini tuttuğumda nabzımı hızlandıran, saçlarını kokladığımda istemsiz gözlerimi kapatıp kocaman güldüğüm bir şeye dönüşmüştü.
Burnumu yine o buklelerin arasında kaybettim. Hanımeli kokusu ciğerlerime dolduğunda kımıldanıp yukarı çekti kendini. Yüz yüze geldik.
"İzlemedin hiç." dedi küskünce.
"Yoo izledim." derken arsız bir gülümsemeyle yanaklarını okşadım. Utandı. Konuyu değiştirdim hemen.
"Göster bakayım o gamzelerini."
Bu oyuna ikimiz de alışmıştık. O gülüyordu, ben seviyordum.
O derin çukurlar yine gözümün önüne serildiğinde önce işaret parmağımla dokundum sonra eğilip öptüm gamzelerini. Başını eğerek göğsüme dayandı yine.
"Yarın Akın'ın doğum günü."
Güldüm içten bir şekilde.
"Biliyorum. Işık bir haftadır oradan oraya koşturuyor."
Son dönemlerde malum sebeplerden o kadar gergin ve diken üstündeydi ki Akın'ın doğum günü onu gereğinden fazla heveslendirmişti, bıcır bıcır dolaşıyordu ortada.
"Büyük bir şey yapmayacaktık, ne yapıyor ki?" dedi kazağımın ipleriyle oynayıp. Saçlarını sevdim dalgınca.
"Büyük bir şey değil. Selim'in orada oluruz yine. Işık, Akın'ın ev arkadaşını buraya getirmeye uğraşıyor."
Açıkçası şu an Işık'ı mahalleden dışarı çıkarmaya bile çekiniyordum. Hatta bana kalsa evden çıkmasa da olurdu ama hayatını durduramazdım.
"Ercan mı?" dedi gülerek. Homurdandım.
"Alma şunun adını ağzına."
Göğsümü titreten bir kahkaha attı. Yüzünü görmesem de parmaklarım istemsizce o çukurları buldu yine.
"Yapma sevgilim çocuğu tanımıyorsun bile."
"Bin tane videosunu izledim kardeşimle sarmaş dolaş. Daha ne kadar tanıyayım?"
Aksi çıkan sesimle yükselip yanağımdan öptü sımsıcak.
"İleride bu kız evlenmek istediğinde ne yapacaksın?"
"Ya evlenmek ayrı. Birini sevsin getirsin karşımıza o sorun değil de elin adamıyla öyle sarmaş dolaş... Hani o yetmiyor bir de Semih çıktı başımıza."
Alnını çeneme dayayıp mırıldandı.
"Osman tanışmış Semih'le. Zararsız biri dedi."
Başımı salladım. Ben Sena'yla birlikte olmaya başladığımdan beri Osman aklımın başımdan gittiğini söyleyip Işık'la ilgilenmeye başlamıştı. Işık'ı ilgisiz ve korumasız bıraktığımı düşünmüyordum ama onların hukuku başkaydı hep. Uzun bir dönem nedenini bilmediğim bir şekilde küs kalsalar da karşı karşıya geldikleri ilk an eskisi gibi olmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
General FictionAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...