Selam yavrularıımm 🩵 sizi nasıl özlemişim 🥹 Dün atacaktım bölümü, duyuru da yapmıştım fakat elde olmayan sebeplerden ötürü bilgisayarımdan ayrı düştüm bu yüzden sabahın köründe bölüm atarak anılarımızı yad edelim istedim👀Siz nasılsınız, dökülün hele.
Keyifi okumalaarr🩵 (Bana da keyifli olsun diye yorum yapın bir zahmet kdslddjs)
Çift çizgi.
Dört dakika on üç saniyedir bakıştığım çubukta beliren iki soluk pembe çizginin beynimi dondurması olasılıklar dünyasında pek az bir orandı fakat olmuştu. Üstüne işediğim plastik bir çubuğun karnımda bir başka can olduğunu göstermesi ne kadar tuhaftı.
"Işık kabız mı oldun? Yeme dedim o kadar muzu sana! Dinlemiyorsun ki hiç, çocuk gibisin yavrum ya."
Çocuk gibi değilim. İçimde çocuk var.
Titreyen ellerimle çubuğu aldım ve aynanın yanındaki beyaz dolabı açıp ped paketlerimden birinin içine gizledim, uzunca bir süre onlara ihtiyacım olmayacağı için korunaklı bir yerdeydi.
Osman'ın görmeyeceği bir yerde...
Tabi ki ondan saklamak ve dramatik kaoslar yaratma niyetinde değildim fakat bu... Plansız bir gebelikti. Korunuyorduk, en azından Osman korunuyordu fakat ihtimalin sıfır olmadığını biliyorduk. Yine de şaşkın hissediyordum çünkü Osman'la kendimize biraz daha süre tanımıştık. Daha doğrusu o bana hazırlanmam için zaman vermişti fakat ben hazırlanmamıştım. Çünkü o konuşmayı yapmamızın üzerinden daha iki ay geçmişti.
Osman'ı daha fazla şüphelendirmemek adına elimi yüzümü yıkayıp aynada gülen yüzüme çalıştıktan sonra banyodan çıktım. Biraz sindirdikten ve içselleştirdikten sonra bunu bir sürpriz olarak söyleyecektim. Karşısında titreyen dudaklarımla ağladı ağlayacak haldeyken hamileyim diyemezdim.
Hamileyim. İçimde bir can var, Osman ve bana ait bir can.
Bu fikir biraz yüzümü güldürdüğünde yatak odamıza girip yatağa oturmuş telefonuyla uğraşan kocama baktım. Şimdi daha farklı geliyordu gözüme. Sadece benim sevgilim değildi, artık baba oluyordu.
Nasıl güzel bir baba olacaktı ama...
"Sonunda! Altıma yapacaktım."
"Ebeveyn banyosuna girseydin ya o kadar sıkıştıysan." diyerek aynanın önüne gidip tarağımı aldım elime. Saçlarımı taramıştım ama Osman gidene kadar oyalanmam lazımdı. Sonrasında yatağa girerdim, karanlıkta yüzümü saklayabilirdim o zaman.
"Uyuduğumuz odaya tuvaletimizi yapmak çok mantıksız Işık."
Bay Mantık böyle söylenip koridora çıktığında gülümseyip yatağa girdim. Oradaki lavaboyu kullanmaya asla izin vermiyordu. Gece uyku sersemi kalkıp oraya yönelsem bile homurdana homurdana "büyük banyoya git" diye seslendiği için mecbur gidiyordum. Haklıydı aslında ama bazen üşeniyordum işte.
Yatağa girip yorganı kafama kadar çekerek elimi karnımın üstüne koydum. Ne hissetmem gerektiğini, ne hissedeceğimi hiç bilmiyordum. Bir yandan kalbim ağzımdaydı, ölecek gibi heyecanlıydım. Bir yandan da daha iki ay evvel Osman'a saydığım tüm sebepler hala ortadaydı.
Düğünden kısa bir süre sonra çift terapisi almaya başlamıştık ve bu sorunlarımızın çok büyük bir kısmını çözmüştü. Artık geçmişte yaşamıyordum veya Osman'ı yerli yersiz suçlamıyor, uzun saatler ulaşamasam bile gerilmiyor, beni arayacağı vakti rahatlıkla bekleyebiliyordum. Osman bana güzelsin dediğinde gerçekten güzel olduğumu biliyordum, beni beğendiğini biliyordum kendimle barışmıştım. Geçmişle barışmıştım. Osman artık bana acılar çektiren ve başkasıyla evlenen adam değildi, bunu hep bilsem de içimde biriken tortuları kazıya kazıya rahatlatmıştık beni. Bir tek kâbuslarım tam anlamıyla geçmiş değildi fakat çok azalmıştı. En son iki ay önceydi kâbus görüşüm, sabaha kadar ıslak ve kırmızı gözlerle Osman'ın göğsüne sığınmış, iç çeke çeke ağlayarak bir savaş filmi izlemiştik tekrar uyumaktan korktuğum için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
Ficción GeneralAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...