KABUS

17.1K 836 59
                                    

Keyifli okumalar bebeklerim 🌸 yorum yapmazsanız ölecekmişim 🥹

Dehşet bir sıcaklık hissiyle gözlerimi araladım. Çok, çok fazla sıcaktı. Görür görmez de sıcaklığın sebebini anladım.

Osman gitmemişti.

Başım göğsüne dayalıydı, yan yatıyordum ve o uyurken bile alçıma dikkat eder bir halde etrafıma dolamıştı kollarını. Üstüne yattığım kolum uyuşmuştu.

Mayışmış bir halde bir müddet yüzünü izledim. Onu tanımayan biri sert olduğunu düşünürdü. Sivri çene hattı, çatılmaya hazır gür kaşları ve kocaman bedeniyle bu izlenimi bırakıyordu ilk başta.

Ama kahverengi gözleri sevdiği birine veya bir şeye bakarken sıcacık ışıldardı. Utandığında beyaz teni hemen kızarırdı. Elmacık kemiklerine düşen kızıllığı hatırlayınca gülümsedim. Uzanıp ufacık bir öpücük kondurdum oraya.

Temasımla biraz daha kollarını sıkınca her ne kadar burada sonsuza kadar kalmak istesem de rahatsızca kıpırdandım, sıkıntı basmıştı sıcaktan. Kolundan sıyrılmaya hazırlanırken Osman gözlerini açtı.

"Günaydın." dedi boğuk bir sesle ve gülümsedi.

İnsanlar ne güzel uyanıyor. Ben anca godzillaya dönüşeyim.

"Günaydın." dedim uyku mahmuru haline içim giderek. "Uyuyakalmışsın. Gideceğim demiştin."

"Gidecektim." dedi kaşlarını çatarken. "Gidemedim."

"Neden?" dedim ruh halinin ani değişikliğine şaşırarak. Derin bir nefes alıp saatine baktı. Ben de istemsizce duvardaki saate döndüm. Saat sekizdi.

"Biraz konuşalım mı? Bugün cumartesi kimse uyanmamıştır hem."

"Annem bahçede kahvaltı edelim diyordu." dedim dalgınca. "Onlar uyandıktan sonra çıkışın zor olur. İstersen eve geç üstünü değiştir, ekmek almaya çıkayım ben de. Parkta otururuz."

"Tamam." dedi ve öylece yataktan çıktı. Şaşırdım. Şu iki günlük ilişkimiz ve daha öncesindeki zamanlarımız sayesinde biliyordum ki Osman dokunmak ve öpmek konusunda epey cömertti. Şimdi kafasını karıştıran bir şeyler olmalıydı kesinlikle.

Şaşkın bakışlarım altında bahçe kapımı açıp çıktı, camdan onu izlerken aradaki duvardan atlayıp eve girdi. Kalkıp üzerimi değiştirdim. Kavun içi rengi eşofman altım ve beyaz baskılı tişörtüm, iki yandan örülü saçlarımla liseli bir çocuğa benziyordum. Üstüne bir de rengarenk imzalarla ve kamyon arkası sözlerle dolu alçımla tam yaramaz çocuktum. Aynada kendime hoşnutsuz bir bakış atarken kulaklarımda Osman'ın sözleri çınladı.

Aynalara bakmana gerek yok. Kendini görmek istiyorsan gözlerime bak. Yemin ederim göz kapaklarımın ardında senden başkasına yer yok.

Bu düşünce keyfimi yerine getirirken dişlerimi fırçaladım ve minik adımlarla evden çıktım. Osman da üstünü değiştirmişti. Siyah bir eşofman altı ve lacivert bir tişört giymiş, bahçe kapısının önünde bekliyordu. Hiç konuşmadan öylece yürüdük, üst caddedeki parka geldik. İçimdeki endişe seviyesi giderek artıyordu.

"Bu parka annenle gelmiştim daha önce." dedi bir banka oturduğumuzda. "Bana söz verdirttiği gün."

İyice ona döndürdüm vücudumu. Tuhaf bir gerginlik vardı üstünde. Ne konuşmuşlardı ki başka?

Elimi uzatıp parmaklarına dokundum. Uzun parmaklarıyla kavradı avcumu.

"Bana senin kabuslarından bahsetmişti. Olurunuz yok demeye getirdi bir yerde. Hani senin odanda kaldığım ilk gün var ya, hastaydın."

BİR YILDIZ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin