Keyifli okumalar bebeklerim❤️"Hatırlıyor musun?" dedim tabağımdan kafamı kaldırıp beni bulan gözlerine bakarak.
"Bir ara eve ders çalışmak için bir arkadaşını getiriyordun üniversitedeyken. Sarışın bir kızdı." dedim cümlemin sonunda burnumu kırıştırıp.
Üzgünüm sarışınlar.
"Ecrin mi?" dedi çatalını kenara bırakıp düşünerek. Öğle arasıydı ve yemek yemek için buluşmuştuk.
"Galiba. Uzun boylu bir kızdı." Memnuniyetsizliğimi anlayıp güldü.
"Yani koca zeytin gözlere sahip değildi ve saçları mis gibi dalin kokmuyor muydu?" dedi parıldayan gözlerle. Sırıtıp cıkladım.
"Hayır, o bahsettiğin kişi o zamanlar bir yer cücesiydi."
Baştan aşağı boyumu süzüp imayla güldüğünde oflayıp arkama yaslandım.
Ne var yani on dört yaşından sonra uzamadıysam?
"Yemeğini ye." dedi gülümsemesinin izleri dudağının kıyısından silinirken. "Hiçbir şey yemedin daha."
"Yok yok." dedim dramatik bir abartıyla. "Zaten yer cücesiyim bir de şişko olursam yuvarlanırım maazallah."
"Güzelim." dedi iç çekerek arkasına yaslanıp. "Boyunu niye bu kadar takıyorsun anlamıyorum. Küçükken bile bir köşeye çekilip ağlıyordun bunun için. Hayır dünyadaki kısa boylu tek kız sen değilsin, kaldı ki abarttığın kadar kısa da değilsin."
"Çünkü sen çok uzundun." dedim sessizce. Duydu.
"Nasıl yani?"
"Sen uzadıkça, daha da büyüdükçe sana yetişemezsem benimle oynamayacağını sanıyordum." dedim gecikmiş bir itirafla.
Yıllarca gecikmiş.
"Peki sen uzamadığında ben ne yaptım?" derken uzanıp elimi tutmuştu.
"Beni omzunda gezdirdin." dedim parmaklarımla avcunun içinde daireler çizerken.
"Peki şimdi de uzun olmamanın benim ne kadar hoşuma gittiğini, seni bağrımda saklamam için ne kadar uygun olduğunu görmüyor musun? Ben senin her zerrene tamamım. Bu küçükken de böyleydi hala da böyle."
"Peki." dedim kelimenin sonunu nazlı bir halde uzatarak. Osman rahatlayarak güldü.
"Ee ne olmuş Ecrin'e?" Dudaklarımı ısırdım utançla.
Ergenlik sancısıydı o ya. Olur öyle.
"Birtakım sinsilikler yapılmış olabilir."
Kaşlarını kaldırdı yaramazca. Jilet gibi üstüne oturmuş takım elbisesine tezat alnında dağılmış kahverengi saçları, parıldayan gözleri ve son haftalarda yüzüne yerleşen mutluluk emareleriyle şimdi tam da küçük bir çocuk gibiydi. Yılların yorgunluğu, mutsuzluğu ve üstüne çökmüş kasvetli ruh hali biz birlikte olmaya başladıktan sonra onu terk etmiş ve yerini lisedeki o Osman'a bırakmıştı sanki.
Canımın içi. Mutluluk ne de çok yakışıyor sana.
"Ne gibi sinsilikler?"
"Öncelikle tüm bunlar yaşandığında on dört yaşında olduğumu unutma tamam mı?" dediğimde güldü.
"Dökül hadi."
"O zamanlar sana aşık olduğumu yeni yeni anlıyordum. Ve çok ergendim." dedim gülerek. Sıcacık güldü, parmaklarımı kendine çekip avcumun içini öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
Genel KurguAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...