GELİN ARABASI

22.7K 1.1K 338
                                    

Hikayemi beğendiyseniz yıldıza basmayı unutmayın canlarım

2016 Haziran

Kalbimde yerin ilk günkü gibi. Ve bir daha görsem seni, gözlerimi oracıkta sana bırakabilirim inan. Lakin yoruldum artık, vazgeçtim.

(Halis Karabenli)

"Işık hızlı ol abicim. Geç kalacağız bak."

Üzerime giydiğim lacivert eşofman altı ve beyaz tişörtün yeterince rahat olduğuna kanaat getirdiğimde odamdan çıkıp mutfağa koştum.

"Anne çok heyecanlıyım." diye çığlık atarken elim ayağım titriyordu. Annem halime bakıp bir kahkaha kopardı.

"Gel bir şeyler ye sakinleşirsin vakit var daha."

Mutfak masasında yamuk bir gülüşle bana bakan babamın yanına oturup kafamı koluna dayadım. Bu maraton bittiği için rahatlıyorlardı sonunda. Sınav bitince dertlerimden kurtulacağıma inandıkları için sevinçliydiler.

Çok yazık.

"Baba kalbim duracak bak nasıl atıyor." diyip elini kalbimin üstüne koydum. O da annem gibi keyifle gülerek kafamı kendine doğru çekti, alnımdan öptü.

"Şşşt, bitiyor bak. Öldürdün kendini aylardır, meyvesini alacaksın bugün sakin olsana."

Ellerimi kafamın arasına alarak ofladım. Nabzım çok hızlıydı. Çok heyecanlıydım.

Bu sınav benim buradan gidiş biletimdi. Kazanmam gerekiyordu.

"Kızım ye hadi bir şeyler, sınavda miden bulanmasın."

Korkarak yüzüne baktım annemin.

"Anne ya fenalaşırsam? Hiç yemeyeyim, açlığa alışığım zaten."

Annemle babam tedirgince birbirlerine bakarken arkadan kafama yediğim darbeyle öne savruldum.

"Ye yemeğini eşek. Mide koruyucu aldım sana. Onu içeceksin gitmeden. Aç girilmez sınava."

Yanımda bir kule gibi dikilen ağabeyimin beline sardım kollarımı. Kafamı karnına dayarken yaşadığım tüm zorluklara rağmen ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum.

Geçtiğimiz aylar boyu o kadar anlayışlı, o kadar şefkatliydiler ki...

Olaylar daha ne kadar kötüleşebilir dedikten sonra bir evlilik teklifinin göbeğinde bulmuştum kendimi. Ondan sonraki birkaç günü hatırlayamıyordum. Günlük faaliyetlerime devam etmiştim ama o kadar uyuşmuştum ki boş bir kabuktum sanki.

Ruhum gitmişti benden.

Sonraki günlerde toparlamıştım ama bu bir şeyi idrak etmeme sebep olmuştu. Burada kaldığım sürece her seferinde farklı bir şey çıkacaktı. Nişanlarına katılmıştık mesela ailecek. Hakkında düşünmek istemediğim bir geceydi.

Bir hafta sonra da düğünleri vardı. Bunu da atlatsam bile hep buradalardı. Yarın öbür gün çocukları olacaktı. Hep yanı başımda olacaktı onlar.

Üstelik düşünmediğim bir şey de bunu Osman'a yapmaya hakkımın olmadığıydı. Şu anki gibi sakin düşünebiliyor olsam o gün evlenme teklifi sırasında orada kalmak için inat etmezdim. Onun için böyle özel bir anı baltalamazdım. Zaten mutlu olmak için pek az sebebi vardı elinde, bir kısmını da ben yok etmiştim.

Bunun için kendime kızmayı bırakmıştım ama. O gün hayatımın en korkunç anı olarak hafızamın en derinliklerine işleyecek kadar acı doluydu. O an mantıklı bir karar veremeyecek kadar zihnimin çukurlarında kaybolduğumu biliyordum ama bunu devam ettiremezdim. Bunu nişan günü Osman'ın bana attığı af dileyen bakışlarından anlamıştım. Etrafında olup onu üzmeye devam etmemeliydim. Doğru veya yanlış, bir yola girmişti. Bana karışabileceğim bir hadde sahip olmadığımı da göstermişti. Daha fazla ona aşık küçük kardeş vasfında kalıp huzursuzluk çıkarmak istemiyordum.

BİR YILDIZ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin