TARİHİN EN ESKİ NUMARASI

17.7K 1K 187
                                    

Keyifli okumalarrr 🌸💙

Esra'dan

"Her yıl erken gelirdin İstanbul'a. Bu yıl neden gelmiyorsun?" diyen sevgilimin masum çocuksu sesine kıkırdadım.

Ona, evinden kaçan arkadaşımı doğum günlerinde yalnız bırakamıyordum diyemeyeceğim için birazcık hileye başvurdum.

"İki hafta sonra Oğuz nişanlanacak bebeğim. Gelip tekrar dönmek istemiyorum."

Yalansa yalan diyin.

İç çektiğini duydum. Beni özlediğini biliyordum ve ben de onu özlemiştim ama ortalık bu kadar karışıkken ağabeyimi de Işık'ı da tek bırakmak istemiyordum.

Çünkü ikisinin zekasının toplamı benim tek lobum kadar bile değil.

"Peki ben gelemez miyim oraya? Yani biliyorum ailenle tanışacağım kadar uzun süredir birlikte değiliz ama seni özledim. Günübirlik gelip dönebilirim."

Bu masum isteği içimde bir yerlere dokundu. Onu seviyordum. Ve tüm deliliğime rağmen onun da beni sevdiğini biliyordum. Ani bir kararla risk aldım.

"Oğuz'un nişanına gelmeye ne dersin?"

"Ciddi misin?" dedi şaşırarak.

"Ciddiyim. Seni Oğuz'un arkadaşı olarak tanıştırırım ama muhtemelen ağabeyim yemez. Bir şeylerden şüpheleniyor."

Işık'ın arabadaki o imasını hatırladım. Aklınca intikam almıştı küçük sinsi ama iyi olmuştu. Ağabeyimin onun arkasından iş çevirmesine yardım ettiğim için suçluluk hissediyordum, bir gram falan. Onun vicdan azabının geçmesini sağlamıştı ağabeyimin yanında beni zor duruma düşürerek.

"Benim için sorun değil." dediğini duydum Alper'in. "Sana sıkıntı olmayacaksa ben isterim ağabeyinle tanışmak."

Fakülteye başladığımdan beri onu tanıyor ve neredeyse bir yıldır ondan hoşlanıyor olmasam bu beni ürkütebilirdi ama olmadı.

Alper'i tanıyordum ve beni üzecek bir şey yapmayacağını biliyordum.

"Benim için de sorun değil sevgilim. Oğuz'a söylüyorum o zaman." dedim ve çalan kapıyı duyunca vedalaşıp kapattım.

Oğuz ve Akın karşımda duruyordu burada ne işimiz var bakışlarıyla.

Beş dakika sonra onları terasa almıştım ve karşılıklı oturuyorduk. İkisi de neden burada olduklarını anlamamışlardı.

"Akın, ağabeyimin dünkü tavrının nedenini merak ediyorsun değil mi?"

"Aslında hayır." dedi kaşları çatılarak. "Bir tahminim var."

Oğuz'la bakışıp ona döndük.

"Işık'tan mı hoşlanıyor ağabeyin?"

Tutamadığım bir kahkaha savruldu dudaklarımın arasından.

"Ağabeyimin hayatı boyunca Işık'tan hoşlanmadığı tek zaman dilimi Işık'ın doğmadığı dönemlerdi bence."

Bunu daha önce kimseye söylemeye cesaret edemesem de ağabeyimin Işık'a karşı her zaman farklı bir hissi olduğuna inanmıştım. Onların arasındaki bağ çok başkaydı. Ne benimle Adar ağabeyinkine benziyordu ne de ağabeyimle benimkine. Bambaşka bir şeydi. Küçüklüğümüzden beri ağabeyimle Işık'ın evleneceğine inanmıştım içten içe.

Tabi bu ağabeyimin salaklık payını hesaba katmadığım bir evrende mümkündü.

Çünkü süper sağduyu sahibi ağabeyim kendini Işık'ın ağabeyi olduğuna o kadar çok inandırmıştı ki yıllar boyu onun gözünün içine baktığını kendi bile fark edememişti. Bırakın Işık'ın ona olan aşkını görmeyi kendi hislerini bile bastıra bastıra en derin çukurlara gömmüştü.

BİR YILDIZ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin