Keyifli okumalar yavrularımm 🌸
Osman'danDakikalardır bu parktaydık. Hatta belki saatlerdir. Kafam karışıktı, zaman kavramım yoktu sanki. Işık'la ilişkimiz Adar'ın iki dudağının arasında değildi elbet ama benim daha fazla ona bir şeylerin acısını yaşatacak halim kalmamıştı. Adar'ı da çok özlemiştim üstelik.
İkisini birden elde edemiyor muydum? Hem sevgilimi hem kardeşimi?
Aslında bir hafta önce Işık'ı mevlid için bizim eve getirdiğinde umutlanmıştım. Ama ses seda çıkmamıştı o günden beri. Her sene olduğu gibi ortalıkta koşturup işleri halletmiş, bize bırakmamaya çalışmıştı Adar ama ağzından başka tek kelime çıkmamıştı. İşin kötüsü Işık da bir şey diyemiyordu. Ağabeyim iyi konuştu demişti ama durum belirsiz kaldıkça sanki olmayacakmış gibi bir his boğazıma çörekleniyordu.
Neyse ki canım kardeşim öldürmeden süründürmenin formülünü bulmuştu da bu akşam lütfedip parka gel diye mesaj atmıştı.
"İlk ne zaman şüphelendim biliyor musun?" dedi nice zaman sonra karşımızdaki boş salıncağa gözlerini dikip. Cevap vermedim, yaralarım yeni iyileşiyordu nihayetinde.
"Işık'ın doğum gününde." dedi çok eski bir tarihi önüme atarak.
"Ama zannettiğin gibi bir şekilde değil. Ben hiç düşünmedim yani Işık eskiden beri sana şeydir diye." dedi ağzında geveleyip. Tebessüm ettim, yine sesim çıkmadı.
"Ben sen ona bir şey hissediyorsun sandım. Yani öyle Akın'ı kıskanmaların, Ercan'la Işık'ın iki dansına katlanamaman falan. Hadi ben kıskanç bir ağabeyim. Ama sen oturup Alper'le mezuniyet sonrası tatil planlamış adamsın. Kendi kardeşini özgür bırakıp benimkine dadanmanı anlamadım."
Bir yaz gecesiydi aslında. Tatlı bir esinti vardı evden çıkmadan. Şimdiyse ağaçların yaprakları uçuyordu önümüzde hızla.
Adar buraya da rüzgarını getirmişti.
"Buna bu kadar delirmedim biliyor musun? Ha bak çok saçma geldi, nasıl gelmesin Işık yani bu, bizim velet. Ama sen de hiç kendini saklamadın, gözüme gözüme soktun."
"Kızmamış mıydın onu seviyorum diye?"
"Çok değil." diye itiraf etti. "Aklım almadı yalan yok. Yani elinde büyüttüğü çocuğu nasıl sever insan ben pek düşünemedim. Ama kimse sınanmadığı günahın masumu değil. Ben aşka kolay kavuştum diye herkes için öyle güzel olmuyor."
Derin bir nefes çekti kendi yarattığı rüzgardan kardeşim.
"Bekledim. Ne olacağını bekledim. Allah var biraz da rahattı içim. Biliyorsun ben çok korktum Işık için, çok endişelendim yıllar boyu. Kimdir nedir bilmediğim herifin teki kardeşimin ağzına etmiş ben bunun peşine düştüm hafiye gibi. Sonra seni fark ettim.
Ben biliyorum kırk fırın ekmek yesem senin yerinde olamam Işık için."
İtiraz etmek için atıldığımda eliyle durdurdu beni.
"Ne diyorlar buna psikolojide?" dedi cevabını beklemediği bir soruyla. Çenesinin altındaki sakalı kaşıdı, gözleri yerdeki çekirdek kabuklarında gezindi. Birden parmağını şıklattı karşıya doğru.
"Hah, kritik dönem. Sena diyordu hep. Bazı şeyler bazı yaşlarda oturmadığında ilerde yerine konulması güç olur diye. Ben o dönemi kaçırdım işte. Ona o güveni vermem gereken dönemi kaçırdım, sen oradaydın."
"Işık sana ölüyor Adar." dedim susturmasına izin vermeden. "Seni nasıl seviyor bilmiyor musun?"
Acı acı güldü. "En sevdiğim insan diyor bana. Pek inanıyor muyum, yok. Ağzından duymak güzel geliyor ama. Kendi elimle sıçıp batırdığım boku o kapatıyor. Hep böyleydi o zaten. Şimdi senin bile her şeyini kapatmaya çalışmıyor mu? Elinde olsa Osman'ı silah zoruyla evlendirdiler diyecek sana sövmeyeyim diye." dediğinde kahkahama engel olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YILDIZ MASALI
General FictionAşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkın...