HÜSO

18.7K 1K 153
                                    

Merhabalar canımlaar

Nihayet beklenen bölümle karşınızdayım. Az da olsa Osman'ın düşüncelerini, hislerini bizzat onun ağzından göreceğiz bu bölüm. Keyifli okumalar ❤️

Yeni güne Turgay ağabeyin aramasıyla başlamıştım. Aklı başında bir insan olarak işsiz kalmak istemediğim için telefonu açmamış, en azından biraz ayılana kadar beklemiştim geri aramak için.

Çünkü beni uyandırdığı için açıp ona küfretmem hiç de uzak bir ihtimal değildi.

Elimi yüzümü yıkayıp bir bardak su içtikten sonra annemi kontrol ettim. Uyuyordu hala. Odama geri dönüp yatağımı toplamaya başlarken kulaklığımı takıp Turgay ağabeyi aradım.

"Günaydın Işık. Kusura bakma uyandırdım mı?"

"Yok ağabey. Kalkmam gerekiyordu zaten."

Yalana bak yalana.

"Bir sorun mu var hayırdır ağabey?"

"Var gibi." derken sesi sıkıntılı gelmişti.

"Sana bahsetmiştim Bursa'da tanıdıklarım var diye. Ayarladıkları bir depo vardı, bana fotoğraflarını attılar ama emin olamadım büyüklüğü konusunda. Fotoğraflarla oynayıp büyütmüş olabilirler diye."

Turgay ağabeyin hayatındaki insanlara duyduğu güven peki?

"E ağabey göstersene bizimkilere. Anlar onlar hemen."

"Akın'a gösterdim. Oynamamışlar üstünde ama çektikleri açıya bağlı olarak büyük görünüyor olabilir dedi."

"Tamam. Gidip bakayım o zaman." dedim isteğini anlayarak.

"Hay yaşa! Ama fotoğraf makinesi olan bir tanıdığın falan varsa iyi olur. Yoksa telefondan da çekebilirsin ama profesyonel makine daha gerçekçi gösterir."

Bir an durup düşündüm. Sanki bir ara Furkan merak salmıştı diye hatırladım ama emin olamadım. Bunu da Turgay ağabeye anlatıp onu birazdan arayacağımı söyleyerek kapattım telefonu. Topladığım yatağın üstüne oturup Furkan'ı aradım.

"Günaydın kanka." diye cıvıldadı. Saate baktım istemsizce, sekize geliyordu. İnsanlar bu saatte nasıl bu kadar neşeli olabilirler hiç anlamayacaktım sanırım.

"Günaydın bebeğim." dedim ben de ama sesim onunkiyle kıyaslayınca cenazedeymiş gibi çıkmıştı.

"Hayırdır bu saatte?"

"Uyandırdım değil mi?" dedim dudaklarımı ısırarak. Keşke biraz daha bekleseydim.

"Yok yok sorun değil. Bir şey yok değil mi?" dedi yerinden doğrulduğu belli olan bir sesle.

"Bir şey yok da şey soracaktım. Senin fotoğraf makinen hala duruyor mu?"

"Duruyor, niye?" dediğinde kısaca özet geçtim ona. Sadece fotoğraf makinesini istemiştim ama hiç tanımadığım insanların yanına, boş bir depoya beni tek başına göndermeyeceğini söyledi.

"O zaman gel bize kahvaltı yapalım. Sonra beraber gideriz." dedim. İbrahim kadar obur olmasa da Furkan da hazırladıklarıma hayır demezdi.

Düşündüğüm gibi teklife balıklama atladı. Telefonu kapatıp mutfağa geçtim ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Bu sırada annem uyandı.

"Hayırdır, bu saatte?"

"Furkan gelecek." dedim krep karışımını çırpmaya devam ederek.

BİR YILDIZ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin