Baekhyun bir s'more'un, Chanyeol de olayların ortasında kalakalmıştı.
***
"Chanyeol pek konuşkan biri değil galiba, değil mi?"
Baekhyun başını kaldırdı ve Jen'in bankta yanına oturduğunu gördü. Gülümsedi, çünkü Chanyeol hakkında konuşmak onu hep mutlu ediyordu. "Her zaman böyle değil! Bazenleri sessizdir ama yeri gelince de bayağı gürültülü olur! Özellikle de bana bağırırken."
"Sana bağırırken mi?" Jen'in kafası karışmıştı.
"Evet, mesela... Ben Junmyeonnie ile konuşurken kıskanıp sinirlendiğindeki gibi!"
"Kulağa pek sağlıklı gelmedi bu!"
"Huh?" Baekhyun başını çevirdi ve kaynağını koltuğunun altında taşıyan Chanyeol'e baktı. Dev, ikisi için sıcak çikolata alıyordu. "Yani, bağırmıyor. Daha çok sesi heyecandan yükseliyor diyelim!"
Jen anlamamıştı ama yine de başıyla onayladı. "Oh, tamam! Bizi sevmediği için sessiz takılıyor diye düşünmüştüm."
"Yok, o Jon'u sevmiyor! Ama geri kalan herkesi seviyor-- Şey, belki Sam'i de sevmiyordur..." Baekhyun güldü. "Sorun etmiyorum. Kıskanç hallerini seviyorum."
"Jon'un senden hoşlandığını biliyor mu?"
"Evet."
İç geçirerek, Jen başını salladı. "Dürüst olmak gerekirse, bazen Chanyeol hakkında öyle bir konuşuyorsun ki hala birlikte olacağınızı düşünmezdim!"
Baekhyun kaşlarını çattı. Bu ne demek oluyordu ki?
"Onun hakkında nasıl konuşuyorum ki?" Baekhyun dikkatlice sordu.
"Yani anlarsın ya... üzgün!" Jen omuzlarını silkti. "Onunla konuştun mu? Ara tatil başlamadan birkaç gün önce konuştuğumuz konuyu diyorum."
"Oh, o mu?" Baekhyun hayal meyal hatırlıyordu... "Daha konuşmadım. Artık konuşmama gerek olduğunu da düşünmüyorum! Aramız iyi yine!"
"Tabii ki iyisindir! O burada çünkü de ondan! Geri Kore'ye dönünce ne olacak?" Jen ona endişeli bir şekilde baktı... Bu bakışlar Baekhyun'u yine huzursuz hissettirmişti. Final haftasından beri böyle hissetmiyordu. "Yine de uzak mesafe ilişkisi hakkında konuşman lazım. Ayrıca, çok konuşmamasını anlıyorum ama siz çocuklar birbirinizden kilometrelerce uzaktayken bu bir sorundur!"
"Biliyorum. Uh, onunla yakında konuşacağım."
Bu, yalan sayılırdı.
Baekhyun mutsuz olduğu şeylerin konusunu nasıl açacağını bilmiyordu, özellikle de uzak mesafe ilişkileri hakkındaki konuyu. Düşüncesi bile korkunçtu, yani... ya Chanyeol yanlış anlarsa?
Belki de anlamazdı.
Muhtemelen anlamazdı. Hatta, Chanyeol açık görüşlü bile olabilirdi! Tıpkı şeydeki gibi...
Um...
"Baek?"
"Huh?" Baekhyun kendini toparlamadan önce birkaç saniye Jen'e boş boş baktı. "Üzgünüm! Ne diyordun?"
"Hala bizimle ateşin başında oturmayı mı planladığını sordum? Ya da... Chanyeolle planların mı var?" Göz kırptı.
Fakat Baekhyun anlamadı. "Hayır, orada olacağız! Niye olmayalım ki? Hepimiz eğlenelim istiyorum!"
Jen gözlerini devirdi. "Ama eğer hepimiz dışarıda olursak, kulübe 1 saat kadar sana ve Chanyeol'e kalır."
Biraz sonra jeton düştü. "Oh!" Baekhyun'un soluğu kesildi. "O iş mi? Kıps kıps! Oh, bilmiyorum ki Jen... Ayıp olur gibi geliyor. Bence gidip smore yapmalıyız."
"Emin misin? Seni idare ederdim."
"Sorun değil! Chanyeol zaten biraz sesli oluyor. Çığ falan oluşturmak istemem."
**
Chanyeol smore'ların ne olduğunu bilmiyordu.
İki bisküvi ve çikolatanın sıkıştırılmış hali mi? Araya bir de marshmallow?
Tanrı aşkına, Kore yemeklerini özlüyordu. Kar ve buz gibi hava yüzünden canı annesinin acılı çorbasını çekmişti... Baekhyun'un ona şu anda hazırladığı şeyi değil.
"Tadı biraz şekerli... Favorin olmadığını biliyorum, ama bir kerecik dene, olur mu? Lütfeeeen?" Baekhyun somurttu, ki bu da Chanyeol'ün isteksizce ağzını açması için yeterliydi. "Eğer beğenmezsen, kalanı ben yerim."
Homurdanarak, Chanyeol çiğnedi... ve o kuru kraker parçasını yuttu.
Su içmesi gerekiyordu.
"Nasıldı?"
Berbattı. Bu parlak fikir kimin aklına gelmişti acaba? Chanyeol yutkundu, ama aşağı göndermesi zordu. O kraker kupkuruydu.
"Hemen döneceğim," Chanyeol öksürürken kolunu ağzına kapattı ve bir hırıltı bıraktı. "İçeri gidip su alacağım."
Baekhyun Chanyeol ayağa kalkarken onu izledi, başıyla onayladı. "Hemen gel ama--- Oh! Gelirken telefonumu getirir misin? Sanırım tezgahın üstünde bıraktım. Elim çubuk ve marshmallow'larla doluydu da."
"Tabii ki," Chanyeol hızlıca kulübeye yürürken ve Baekhyun'u diğerleriyle bırakırken söylemeyi başarabildi.
***
İçeri girer girmez, Chanyeol hemen bir bardak su doldurup kafaya dikti. Bardak boşaldığında, gözlerini mutfakta gezdirdi ve Baekhyun'un telefonunu mikrodalganın yanında gördü.
Almak için ikinci kez bile düşünmedi, ancak giriş ekranındaki hatırlatma bildirimi hemen dikkatini çekti.
[Hatırlatma] Taslağı BİTİR! Chanyeol'le konuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think About It II chanbaek
FanfictionChanyeol bir gangsterdi ve Baekhyun bunu kurcalıyordu. "Sence de tatlı değil mi?" "Ne?" Jongdae dönüp arkasına bakarken şaşkına döndü. "Sopalı olan mı?" "Evet." "Park Chanyeol." "Adı bu mu?" "Aman tanrım, Baekhyun." yazar: Exobubz izin alınmıştır. ...