Chanyeol bir gangsterdi ve En Yakışıklı Çocuklar'ın lideriydi.
*
*Minseok'un evi, tam da Chanyeol'ün hayal ettiği gibiydi. Kapının kenarındaki Gucci misafir terlikleri, özel Louis Vuitton perdeleri, ve daha bir sürü gangsterin telaffuz edemeyeceği tasarım şeyleri...
Müttefiklerini evinin içine davet ederken, Minseok yelpazesini açtı ve kendisini yelpazelemeye başladı. "Tartışmaya açık bir şekilde giyinmişsiniz ama idâre eder ne yapalım artık!" Havalı Lüksler'in çete lideri, grubu; geri kalan üyelerinin beklediği yemek odasına doğru götürürken iç geçirdi. "Acele edin ve bir yere oturun. Gerçi, lütfen, dikkat edin. Gucci başkanıyla kişisel olarak yarına kadar temasa geçemem o yüzden sandalyelerde bir leke veya yırtıkla uğraşmamayı tercih ederim."
Baekhyun en heyecanlı olanıydı, koşa koşa gözüne bir yer kestirmiş ve hemencecik oturmuştu. Bu, Chanyeol'e tatlı gelmişti, ama bunu hayatta yüksek sesle söylemeyecekti. Arkasından takip etti ve ne tesadüf ki Baekhyun'un oturuduğu yerin hemen yanını seçerek 'rastgele' oturdu.
Sehun ve Jongin, Chanyeol'ün sağında oturuyorlardı çünkü masanın diğer tarafına; kendilerini fakir ve orta sınıf hissedecekleri milyonerlerin yanına oturmayı istememişlerdi.
Boğazını temizleyerek, Minseok yemek masasının başındaki yerini aldı ve yelpazesini indirdi. Sonra, parlayan elma suyuyla dolu şampanya kadehini kaldırdı çünkü alkole teşvik etmezdi. "Adamlarımın ve senin bir grup yontulmamış çocuklarının; sıradan, zavallı bir şeytana karşı birleşmesinden memnun oldum," diyerek başladı. "Junmyeon'un ailesinin net değerinin sadece 10 milyon dolar olması gülmekten ağlanacak bir olay, ama bu talihsizliğe gülmek için burada toplanmadık!"
Chanyeol, Minseok'un servetiyle büyülenmiş gibi görünen Baekhyun'a doğru baktı.
"Biz burada, bazılarımızın..." Minseok, Chanyeol'ün tayfasına baktı, "bir daha asla tekrardan tadamayacağı türden 5 yıldızlı bir yemeğin tadını çıkarmak için bulunan arkadaşlarız. Havalı Lüksler ve, uh... Özrümü kabul edin lütfen, Park, ama kurduğun kardeşliğin adı neydi acaba?"
Gerçekten bir isimleri yoktu. Onlar sadece... bir çeteydi işte.
Baekhyun konuşmaya karar verdi. "En Yakışıklı Çocuklar!"
Herkes Baekhyun'a bakıyordu ama Minseok tatmin olmuş gibiydi ve kadeh kaldırmasına devam etti. "Havalı Lüksler beylerine ve En Yakışıklı Çocuklar'a!"
"Yay!" Baekhyun bir şampanya kadehini kaldırırken haykırdı. Herkes onu tekrarladı, tabii daha az bir tutkuyla.
Sehun, Chanyeol'e yaslandı. "Patron, Küçük Patron bizim artık En Yakışıklı Çocuklar olduğumuzu söylüyor."
"Duydum," Chanyeol nefesinin altından mırıldandı.
Jongin, en uzakta oturan kişiydi, masaya doğru yaslandı ve elini kimsenin onu duymaması için ağzının kenarına koydu. "Resmileşti mi, Patron?" Fısıldadı.
Chanyeol iç çekti, ismin kahrolası çok aptalca olmasından dolayı sinirlenmişti. Yaslanıp, Baekhyun'un o aptal kafasının arkasına bir tane patlatmak istiyordu--
"Eğer o çetemizin adının böyle olduğunu söylüyorsa o zaman siktiğimin ismimiz öyledir," Chanyeol ikiliye karşı hırladı. Sonra üçü birden, çete toplantısından bir haber şekilde; Yoongi'yle boynundaki altın zincirleri hakkında konuşan Baekhyun'a baktı.
Minseok tekrar yerine oturduğu anda, kâhyalarına gelip yemek servislerine başlamaları için işaret etti.
"Şimdi, öğrencilik meseleleri hakkında konuşmamız gerektiğini sanıyorum," HLÇ lideri söyledi, "Son sınıf gezisine gidiyor musunuz?"
Baekhyun sözlü olarak cevap veren tek kişi olurken Sehun ve Jongin kafalarıyla onayladı. "Evet!"
"O zaman HLÇ hepinizi orada görmeyi bekliyor,"
Chanyeol kaşlarını birbirine yaklaştırarak somurttu. "Ne demek hepimizi orada görmeyi bekliyorsunuz? Siz bizim okulumuzda değilsiniz ki."
"Ama hepimiz aynı bölgedeyiz," Minseok gözlerini devirerek açıkladı. "Böylece, kamp yaparken birbirimizi görmeyi beklemeliyiz değil mi? Tabii, bizim özel okulumuzun daha uygun kulübeleri ve etkinlikleri olacaktır; ama ruhen ve coğrafik konum olarak birbirimizi görebilme şansımız var!"
Sehun gözlerini kırptı. "Bekle, yani bu şey anlamına mı geliyor--"
"Oh! Bu bana şeyi hatırlattı!" Baekhyun konuşmaya başladı. Kâhya, ilk yemeğini tabağına servis ettiğinde teşekkür etmek için duraksadı. "Junmyeonnie bana onun da okuluyla orada olacağını söyledi! Takılabileceğimizi söyledi ve ben de eğer beni omzuna atmamaya söz verirse yapabileceğimizi dedim!"
Kyungsoo, yeşil fasulyelerini, patateslerini ve domateslerini dürtmekten sıkılarak çatalını indirdi. Sebzelerden bıkmıştı. "Peki senden ne haber, Park Chanyeol? Gidiyor musun?"
"Ben--"
Islak bir ekmek gibi somurtarak, Baekhyun iç geçirdi. "Gelmek istemediğini söyledi! Aptalca ve sıkıcı olacakmış, öyle düşünüyor."
"Bir de zaman kaybı olduğunu." Jongin ekledi.
"Chanyeol açık havadan da nefret eder," Sehun açıkladı. "Salakça ve berbat olduğunu söylüyor."
"Ben öyle demedim!" Chanyeol yumruğunu masanın üstüne vurarak haykırdı." Siz geri zekâlılar beni yanlış duymuşsunuz! Dedim ki; zaman kaybı, sinir bozucu, aptalca ve berbat olsa bile gideceğimi söyledim!"
Baekhyun başını dikeltti. "Ama dedin ki--"
Jongin onu durdurdu. "Kamp yapmaktan nefret edersin sen! Sekiz yaşındayken seni zehirli sarmaşık kaptığından beri hem de!"
"Siktiğimin neyden bahsediyorsun sen?" Chanyeol ona dik dik baktı. "Siktiğimin kamp yapmaya bayılırım ben. Kamp ateşlerini, o aptal odunların etrafında oturmayı ve hikayeler anlatmayı çok severim."
Sehun başını kaşıdı. "Patron--"
Küçük Patron, Chanyeol'e sarılırken bir ciyaklamayla onları böldü. Bu herkesi hazırlıksız yakalamıştı, özellikle de Chanyeol'ü.
Taehyung gözlerini kapatarak sarılmaya şahit olmadığından emin oldu. Bu samimiyete çıplak, psişik gözleriyle şahit olmak onu iyi bir hristiyan yapmazdı.
"Yani, cidden geliyor musun?" Baekhyun heyecanlı, mutlu ve kendinden bir haber bir şekilde onay için sordu. Chanyeol ona sert bir baş sallamayla onay verince, kumral kıkırdadı. "Yay! Oda arkadaşı olabilir ve birlikte çadır kurabiliriz!"
Aniden, Taehyung kafasını ellerinin arasına aldı. Psişik gözleri, kulaklarını; çok fazla hristiyanca olmayan görüntüleri tetikleyen kelimeleri, duymasına engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think About It II chanbaek
FanfictionChanyeol bir gangsterdi ve Baekhyun bunu kurcalıyordu. "Sence de tatlı değil mi?" "Ne?" Jongdae dönüp arkasına bakarken şaşkına döndü. "Sopalı olan mı?" "Evet." "Park Chanyeol." "Adı bu mu?" "Aman tanrım, Baekhyun." yazar: Exobubz izin alınmıştır. ...