Ama Chanyeol bir türlü koridorda cücenin elini tutan lüks dallamaya neden katlanamadığını açıklayamıyordu.
Birbirlerinin yanlarından geçtiler ve Chanyeol, Baekhyun'un kendisini gördüğünü biliyordu çünkü göz kontağı kurmuşlardı. Geri zekâlı aptal ona gülümsedi ve dilini dışarı çıkardı, ve Chanyeol sadece gözlerini devirip kafasını başka yöne çevirdi.
"Birlikte BmWi8'inle bir tur atabilir miyiz?" Baekhyun yüksek sesle söyledi. Duyulmak için acayip uğraşıyordu ve koridordaki herkes de onu duyabiliyordu zaten. "Daha önce hiç bir BMW'ye binmedim."
"Olur! Seni eve bırakırım."
Chanyeol kusacak gibi hissetti. Arkasına dönüp baktığında küçüğün kollarını Jongdae'ye sarılı bir şekilde görmeyi bekliyordu, ama tabii ki de, tam Baekhyun da ona gizliden bir bakış atmaya çalıştığı anda göz göze geldiler.
Gözleri tekrar buluştu ve Chanyeol, Baekhhyun'un büyük, şişko gözlerindeki tatminliği görebiliyordu. Ama bu ikisinin bu anı, Chanyeol'ün başka birine çarpmasıyla sonlandı.
Tam Baekhyun'a olan öfkesini başka zavallı bir ruhtan çıkarmak üzereydi ki Chanyeol durdu. "Oh, hey..."
Bu Irene'di.
"Oh, uh, hey, Chanyeol." Dirseğini bir saniyeliğine ovaladı, Chanyeol onu incitip incitmediğini biraz merak etti. "Sana çarptığım için özür dilerim. Biraz dikkatim dağılmıştı da ve--"
"Önemli değil," Chanyeol biraz fazla hızlı söyledi. Siktir. Ellerini ceplerine sokarak havalı görünmeye çalıştı ama aslında daha çok korkunç göründüğünü biliyordu. "Bir dahaki sefere, nereye gittiğine iyi bak."
Tehdit ediyormuş gibi söylemek istemedi ama öyle görünüyordu.
Irene gergince güldü ve arkadaşlarına baktı. "Bakacağım. Tekrar özür dilerim."
"Bu seferlik görmezden geleceğim."
"Teşekkür ederim--"
"Merhaba, çocuklar! Neler oluyor bakayım burada?"
Chanyeol, kendisini Irene ile arasına sıkıştıran cüceye baktı. Tabii ki BMW-sahibi-dallama Jongdae de oradaydı. Baekhyun'un göğsüne elini koyarak, Chanyeol onu hafifçe geriye itti.
"Gerçekten-- bir 10 dakikalığına falan sinir bozucu olmayı bırakabilir misin?"
Baekhyun, elini kendisinin üzerinden çekti. "Ben sadece Irene'e merhaba diyorum."
"Um--"
"Öyle mi? Tüm yolu sadece ona merhaba demek için mi koştun?" Chanyeol alaycı bir şekilde sordu. Gözleri aşağıya düştü ve Baekhyun'un ellerini sıktığını gördü. Bu arada hala nasıl Jongdae'nin elini tuttuğu da gözden kaçmamıştı.
"Evet, çünkü biz arkadaşız!"
"Ugh, tamam. Neyse ne."
Chanyeol tekrar yürüyüp gitmeye başladı, ama bu sefer, Baekhyun Jongdae'nin elini bıraktı ve onu takip etti. Dev, merdivenlerin yanına gidene ve en sonunda arkasını dönerek kumralı şaşırtana kadar bir tepki vermedi.
"Niye beni takip ediyorsun?"
"Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim! Biraz kıskanmış görünüyordun da!"
Başını dikelterek, Chanyeol çocuğu arkası duvara yaslanana kadar ona doğru yürüdü. "Biraz kıskanç mı göründüm?" İnanamayarak sordu. "Senin ikinci adın 'Kör' falan mı?"
"Hayır, benim ikinci adım falan yok! Senin var mı?"
O anda Baekhyun'un sadece tatlı oldumaya çalıştığını fark ederek, Chanyeol elini kumralın başının olduğu duvarın yan kısmına vurdu. Biraz acıtmıştı ama korkutucu görünmek istemişti. "Tamam, gerçekten ne istiyorsun?"
"Kıskandığını itiraf etmeni istiyorum!"
"Rüyanda görürsün--"
"O zaman niye Jongdae'ye bakıyordun?"
Çenesini kilitleyerek, Chanyeol sert sert baktı. "Siktiğimin bakmıyordum," dedi ama Baekhyun'un ikna olmadığını görebiliyordu. "Ama eğer bakmışsam bile, sebebi ikinizin de kahrolası kadar gürültülü olmanızdır. Yani, siktiğimin kapayın çenenizi! Herkes sizin aptal muhabbetinizi duyabiliyor!"
"Sen de dahil mi?" Baekhyun gülümsedi.
"Evet--" Chanyeol duraksadı. "Bekle--"
"Yani kıskanıyorsun!"
"Siktiğimin senden hoşlanmıyorum bile!" Chanyeol göğsünü kabarttı. "Ben Irene'den hoşlanıyorum."
Aniden, Baekhyun'un yüzü düştü. "Yalan söylüyorsun."
"Söylemiyorum, cüce."
"Evet, söylüyorsun," Baekhyun iki elini de kullanarak devi iterken ısrar etti.
Chanyeol kafasını eğdi. Tanrım, çok can sıkıcıydı. "Aslında, ne var biliyor musun? Neden ondan hoşlandığımı bilmek ister misin? O sessiz ve tatlı. Ayrıca çok iyi ve sinir bozucu değil.
Yani, o tamamen senin olmadığın her şey."Alt dudağını ısırdığında, Baekhyun bir yavru köpek gibi görünüyordu. "Bunu sadece beni kötü hissettirmek için söylüyorsun."
"Evet, aynen öyle. O tam benim tipim ve sen sadece kıçımdaki bir ağrıdan başka bir şey değilsin!"
İlk defa, Chanyeol gerçekten Baekhyun'u şey gibi görüyordu... Sinirli. "Tanrım, neden bu kadar pis bir inatçısın sen!"
"Ne-"
Parmağını Chanyeol'ün göğsüne bastırarak Baekhyun saydırmaya devam etti. "Hisler konusunda acayip berbatsın! Seni dün yendim ama sen etkinlendiğini bile söylemedin! Senin arkadaşların bile şaşırdıklarını söyledi!" Devam etti. "Sonra bugün de Jongdae ile ikimiz el ele tutuşurken bize bakıp durduğunu bile kabul edemiyorsun! Kıskandın, ve bunu kabul etmeyeceksin bile! Şimdi de okuldaki herkes onun senden değil kızlardan hoşlandığını bildiği hâlde Irene'den hoşlanıyormuş gibi davranıyorsun!"
Chanyeol konuşacak tek kelime bile bulamadı. Bir kereliğine de olsa Baekhyun sözlü savaşı kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think About It II chanbaek
FanfictionChanyeol bir gangsterdi ve Baekhyun bunu kurcalıyordu. "Sence de tatlı değil mi?" "Ne?" Jongdae dönüp arkasına bakarken şaşkına döndü. "Sopalı olan mı?" "Evet." "Park Chanyeol." "Adı bu mu?" "Aman tanrım, Baekhyun." yazar: Exobubz izin alınmıştır. ...