Kızlar kahrolası çok acımasızlardı. Özellikle de ateşli psikopat olanlar, ve Chanyeol zaman zaman onları becerdiği için pişman oluyordu çünkü onlar her zaman onu buluveriyordu.
"Park Chanyeol!"
Siktir.
"Park Chanyeol, lanet olası seni görüyorum!"
Hırıldayarak, Chanyeol arkasına yaslandı. Bilardo sopasını yere yaslamış bir şekilde ondan destek alıyordu. "Jinah."
"Bana kahrolası 'Jinah'lama! Aramalarımı görmezden geliyordun!"
"Çünkü ayrıldık," Gözlerini devirerek söyledi. Tanrım, çok sinir bozucuydu. "Senden iki hafta önce ayrıldım."
"Hayır, ayrılmadın." Jinah yakınlaşmaya çalıştı ki bu, cesurca bir hamleydi. Eğer Chanyeol isteyecek kadar umursasa onu iki dakikada yere sererdi. "Bir yanlış anlaşılma yaşadık ve bence biz-"
"Bir yanlış anlaşılma falan değildi ve siktiğimin canımı çok sıkıyorsun. Def ol git buradan."
"Park Chanyeol!"
"Kahretsin, Jinah! Sana bitti dedim ve zaten ben çoktan beni eğlendirecek başka bir sürtük buldum bile. Git!"
"Yalancı!"
"Sence yalan mı söylüyorum?"
"Evet!" Jinah söyledi. "Eğer öyle bir sürtük varsa, ara da göreyim! Bırak göreyim senin şu yeni kızını!"
"Siktiğimin..."
Chanyeol sopasını bıraktı ve telefon kulübesine doğru yürüdü. Kimi arayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Cep telefonu kırıktı ve kimsenin kahrolası hatırladığı telefon numarası yoktu. O...
Gözlerini kırparak, Chanyeol arka cebine elini attı. Hala oradaydı. O kağıt... Yüzü nasıl bir şeydi?... Onun ona verdiği kağıt. Eğer cidden numarayı ararsa siktiğimin manyağın tekiydi. Kesinlikle delirmiş olmalıydı. Ama hangisini daha çok istiyordu; Deli kumralı mı yoksa peşinde dolaşan eski sevgiliyi mi?
Baekhoon (Ya da Hyun muydu? Hae?) o anda daha iyi bir seçenek gibi görünüyordu. Chanyeol aradı gitti.
Çocuk cevap vermeden önce birkaç kez çaldı.
"Merhaba?"
Kahrolası bok. Gerçekten bu çocuk ciddi miydi? Resmen telefonda kelimeyle şarkı söylüyordu.
"Benim."
"Benim kim?"
Chanyeol arkasına baktı ve Jinah'ı kendisini izlerken gördü. "Seni sikik cüce, kim olduğunu biliyorsun."
"Hayır, bilmiyorum. Sen benim erkek arkadaşım mısın?"
"Siktir hayır--"
"Üzgünüm. Yabancılarla konuşamam. İyi günler-"
"Baekhoon!"
"Baekhoon kim?"
"Kahrolası adını bilmiyorum tamam mı?!" Chanyeol sinirlenmişti. " Dinle, ben--"
"Burada Baekhoon adında kimse yok beyefendi."
"O zaman--"
"Görüşürüz--"
Kahretsin.
"Benim! Ben. Erkek arkadaş. Malum erkek arkadaş-- senin erkek arkadaşın. Siktiğimin Baekhoon ya da Hae ya da bilmiyorum işte. Sadece senin erkek arkadaşın olduğunu biliyorum. Mutlu musun?"
"Oh, şey, o zaman, selam! Baekhyun konuşuyor şu anda. Yani, Chanyeol cidden sana olan duygularımı ve itirafımı kabul ettiğin için gururum okşandı."
Baekhyun gerçekten en iyi seçenek miydi? Chanyeol'ün tekrar seçmesi için artık çok geçti.
"Evet, tamam, yani--"
"Sen bana randevu mu teklif etmek istiyorsun? Baya hızlısın ya. O zaman iyi ki çoktan giyinmişim."
Chanyeol açıklamak için ağzını açtı ama sonra dedi ki; Neden olmasın? "Evet evet. Benimle D.O.'nun Bilardo & Bar'ında buluş. Beş dakika içinde yoksa senden ayrılıyorum."
"Oooh, emredici. Ateşli. Hemen geliyorum."
Hat kesildi ve Jinah ona arkadan yalancı diye bağırırken Chanyeol kafasını duvara vurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think About It II chanbaek
FanfictionChanyeol bir gangsterdi ve Baekhyun bunu kurcalıyordu. "Sence de tatlı değil mi?" "Ne?" Jongdae dönüp arkasına bakarken şaşkına döndü. "Sopalı olan mı?" "Evet." "Park Chanyeol." "Adı bu mu?" "Aman tanrım, Baekhyun." yazar: Exobubz izin alınmıştır. ...