Chanyeol bir gangsterdi ama Junmyeon da kötü bir çocuktu.
*
*Otobüsler oradaydı, her bir zavallı ruhu tanrı bilir nereye götürmek için hepsi hazır ve nazırdı. Kimin kimin yanına oturacağını belirlemek için bir sistem vardı, ama Baekhyun tüm öğretmenleri ve çalışanlar tarafından çok sevildiğinden dolayı; kamp sitesine kadar oturmak istediği yeri seçmesine gizlice izin vermişlerdi...
Ve orası da okulun gangster çocuğunun tam yanıydı.
Baekhyun yanına, dizinin üstündeki ince battaniyesiyle yerleşirken Chanyeol camdan dışarı bakmaya zorlandığında homurdandı. İçi tuzlu kraker dolu küçük plastik bir paket çıkardığında otobüs daha hareket bile etmiyordu.
"Kraker kırıntılarını kendinde tut bir zahmet."
Dizlerine eğilip bakarak, Baekhyun krakerlerden düşen birkaç kırıntıyı fark etti. "Oh! Haklısın."
İşaret parmağını emdi ve başıboş kırıntıları toplamak için salyasını kullandı. Sonra da onları geri ağzına koydu.
Ağzını açarak, Chanyeol bir şey söylemek üzereydi ki... sonra durdu. Yorum yapmamaya karar verdi.
*
*Chanyeol, otobüs kamp yerine varır varmaz uyandı ve ilk fark ettiği şey Baekhyun'un kendisine yaslanmış bir şekilde uyuklamasıydı... bu arada krakerler de ellerinden Chanyeol'ün dizine düşmüştü.
İç çekerek, küçüğü uyandırmaya çalışarak omzunu salladı.
Hareket yoktu.
Dudaklarını birbirine bastırarak, kumralı yeniden sarsmak için elini kullanmadan önce bir saniyeliğine tereddüt etti. "Hey, uyan. Ağırsın."
"Mmmmmm..."
Ön taraftaki öğretmen bir duyuru yapmaya başladı ve etraflarındaki herkes yerlerinden kalkmaya başladı. Bir süre sonra, geri kalan herkes kalkıp gerinirken oturan tek kişiler onlardı.
Çok sinir bozucu.
Chanyeol cüceyi yeniden salladı. Bu sefer, Baekhyun vücudunun kontrolünü halsizce yeniden kazandı. Yanında oturan devden uzaklaştı, ama bu arada gözleri hala kapalıydı.
Cücenin dizindeki telefon çalmaya başladı ama otobüsteki herkes konuşmakla öyle meşguldü ki, telefonun sesini duyamadılar... Chanyeol hariç.
[ Junmyeonnieeeee Arıyor ]
🎵Benim kötü çocuğum ol, erkeğim ol. Haftasonu aşkım ol, ama arkadaşım olma. Benim kötü çocuğum olabilirsin... 🎵
Esneyerek, Baekhyun en sonunda gözlerini aralayarak açtı. Arayanın Junmyeon olduğunu görünce, telefonu kulağına tutarak cevapladı. "Myeonnie..." Gözlerini ovuştururken mırıldandı (Chanyeol ayağa kalkarken dilini tuttu, ama hala pencere kenarına sıkışmıştı). "Evet, biz de geldik... Seni görmüyorum... Belki sonra buluşabiliriz... Mhm...Mhm..."
Chanyeol'ün tam olarak anlaması için konuşmada çok fazla boşluklar vardı ama kesinlikle nasıl bir muhabbet olduğunu kestirebiliyordu.
Ve hiç hoşuna gitmemişti.
"Tamam, bye."
Cüce telefonu kapattığı anda, Chanyeol eliyle dışarıya doğru işaret etti. "Battaniyeni al ve gidelim, kaplumbağa beyni."
Baekhyun alınmadı ve Chanyeol'ün istediği şeyi yaptı. "Ben kaplumbağa beyinli falan değilim," en sona onlar kalmış bir halde, deve söylerken koridora çıktı.
"Sana kaplumbağa beyinlisin demedim, senin bir kaplumbağa beyni olduğu söylüyorum." Chanyeol onu ileri doğru dürttü. "Bu arada, tüm yüzünde kraker kırıntıları var."
"Oh." Baekhyun dudaklarının kenarını temizlemek için dilini kullandı. "Teşekkürler!"
"Uh--"
Otobüsten dışarı adımlarını atar atmaz, hemen Baekhyun'un ismi çağrıldı ama çağıran kişi bir öğretmen falan değildi. Herkes otobüs şoförünün onlara otobüsün bagajında olan çantalarını vermesini beklerken; Baekhyun zengin, orta sınıf bir arkadaş çevresiyle karşılandı.
Junmyeon, zorlu-ve-dağınık yaşam tarzına alışık değilmiş gibi görünen beş çocuğun ortasında dikiliyordu; ki her ne kadar alışık değillermiş gibi görünseler de, işte buradaydılar. Orada mafyanın teki gibi dikiliyorlardı.
"Junmyeonnie!"
Sırıtarak, Junmyeon bir adım öne çıktı (ve çetesi de tabii ki). Çocuklardan birinin ona uzattığı küçük kutuyu aldı ve ağzı açık kalan kumrala sundu.
"Bu ne?"
"Güzel, kahverengi gözlerini korumak istediğim için sana Ray-Ban güneş gözlüğü aldım. Aya bakarken yüzünde ay yanığı oluşmasını istemem doğrusu."
"Harika!" Baekhyun haykırdı, gözlükleri denemek için takıyordu. "Biraz karanlık gibi sanki! Zar zor görebiliyorum!"
Baekhyun, Chanyeol'e gözlüğünü göstermek için arkasını döndü ama devin yüzündeki sinirli ifadeyi göremiyordu. Gözlükteki ton çok güçlüydü.
"Myeonnie, bunun güneş gözlüğü olduğundan emin misin?"
"Bebeğim, o ay gözlüğü."
Yeterince katlandığını düşünerek, Chanyeol gözlüğü Baekhyun'un yüzünden çıkardı ve geri Junmyeon'un eline sokuşturdu. "Siktir git. Senin aptal ay gözlüğüne ihtiyacı yok onun."
"Sana fikrini sorduğumu sanmıyorum," Junmyeon, devi baştan aşağı süzerken cevap verdi. "Ve ayrıca eski erkek arkadaşımın bakir bussy'sini (Ç/N: Boy-Pussy yani ikisinin birleşimi kıç deliği oluyor karşılığı yok.) becermeyi denemeyi bırakırsan da çok sevinirim. Yeterince açık olmadıysa söyleyeyim, onunla yeniden birleşmeye çalışıyorum da."
Henüz çantasını toplamayı yeni bitiren Sehun, yanaştı. "Destek lazım mı, Patron? Ve, uh... Küçük Patron?"
Junmyeon burnundan soluyarak ona güldü. "Bu dal parçasının hala çetenin üyesi olması beni güldürüyor. Kıracağı tek şey kıçı olur." Dikkatini yeniden kumrala döndürerek, şirince gülümsedi. "Bebeğim, eğer Kamp Sitesi B blok taraflarına uğramak istersen, ben 1 numaralı kulübede olacağım."
Baekhyun kaşlarını çattı. "Junmyeonnie, sana söylemedim çünkü mesaj gönderilemedi ama--"
Onu susturarak, Junmyeon başını salladı. "Daha fazla konuşma bile. Bekleyeceğim."
Ekibiyle birlikte yürüyüp giderken, En Yakışıklı Çocuklar'ın üyeleri en sonunda Jongin onlara katılana kadar sessizlik içinde durdular.
"Ne kaçırdım ya?"
Ona cevap vermek yerine, Baekhyun başını kaldırıp Chanyeol'e baktı; gangsterin ilgisini çekmek için ikisinin ellerini birbirine sürtüyordu. " 'Bussy' ne demek ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think About It II chanbaek
FanfictionChanyeol bir gangsterdi ve Baekhyun bunu kurcalıyordu. "Sence de tatlı değil mi?" "Ne?" Jongdae dönüp arkasına bakarken şaşkına döndü. "Sopalı olan mı?" "Evet." "Park Chanyeol." "Adı bu mu?" "Aman tanrım, Baekhyun." yazar: Exobubz izin alınmıştır. ...