'Hayaletin Silüeti

970 206 528
                                    

Evet, tekrardan merhaba! Nasılsınız? Umarım her biriniz çok çok iyisinizdir. Giriş bölümünün ardandan ilk bölümle sizlerleyim! Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. İyi okumalar dilerim.

Anastacia - Left Outside Alone

&

Silah belinde,

izler bedeninde,

hançer ise kalbinde.

&

-Günümüz-

Gözlerimi yavaş yavaş araladım. Kafamı hafifçe çevirip komidininin üzerindeki dijital saate baktım. Evet, her zamanki gibi alarmdan iki dakika önce uyanmıştım. Bu hiç şaşmazdı. Yatakta iki dakikanın geçmesini bekledim. Saat tam 06:00 olduğunda alarm sesi odayı doldurdu. Saatin üzerindeki tuşa basıp asla tahammül edemediğim bu sese son verdim. Artık yataktan kalkmamın vakti gelmişti. Üzerimdeki örtüyü kenara attım ve yataktan kalktım. Her gün yaptığım gibi bugünde kısa bir duşa girmeye karar verdim. Suyu ılıklaştırdıktan sonra duşakabine girdim ve hızlıca kısa bir duş aldım. Bedenim duş sayesinde rahatlamıştı.

Açık mavi renk, bol pantolon ve siyah askılı bir crop aldım gardırobumdan. Hızlıca üzerimi giyindim ve boydan aynadan kendimi inceledim. Üzerimdekiler güzel duruyordu. Hala yaş olan saçlarıma kaydı gözlerim. Saçlarım kumraldı ve bedenimdeki en sevdiğim şey saçlarım olabilirdi. Aynadan kendimle göz göze geldim. Kendi gözlerimin en içine baktım. Gözlerimin rengi arafta kalmış gibiydi. Yeşil ve koyu siyahın arasında kalmış gibiydi. Gözlerim yeşilin en koyu tonlarından biriydi. O kadar koyuydu ki gözbebeğimin etrafında koyu siyah dalgalar vardı. Ne tam yeşildi ne de tam siyah. Gözlerim bile arafta kalmıştı.

Bileğimdeki saati kontrol ettim, geç kalmamak için. Hala vaktimin olduğunu gördüm. O yüzden acele etmeden, oyalanarak odayı topladım. Dağınıklığı sevmezdim ya da o anki üşengeçliğime göre değişiyordu bu durum.

Eğer odam topluysa ya sıkılmışımdır ya da içimden gelmiştir.

Eğer odam dağınık ise o an hiçbir şey yapmak istememişimdir ve üşengeçliğim tutmuştur.

Perdeleri açmadığımı odanın karanlık oluşundan fark ettim. Cama doğru yöneldim. Perdeyi sola doğru çekerek araladım. Kocaman olan bahçeyi inceledim. Bitmek bilmiyordu. Binanın etrafında sadece bahçe vardı. Bahçeyi çerçeveleyen kalın, uzun duvarlar vardı. Etrafında hiçbir yaşam alanı bulunmuyordu. Bir eve rastlamak çok zordu. Burası ormanın ortasında gizli bir binaydı. Bilerek her şeyden uzak bir yere inşa edilmişti.

Burası biz gizli ajanların çoğu şeyi yaptığı bir merkezdi. Çok güvenliydi, her metresi karışı karışına korunuyordu. Bu güvenliği alt etmek neredeyse imkansızdı. Burada olan herkes her şeye dikkat ederdi. Buradaki her şey gelişmiş ve son model bir teknolojiydi.

Her kattaki ajanlar birer ekipti. Görevlerine göre katlara yerleştirilmişlerdi. Gruplara ayırılmıştılar ve o gruplar genelde çoğu görevde beraber olurlardı. Her birimizin sadakati onaylanana kadar görevlere giderdik. Birbirimizi kabullenmemiz için bu da bir çeşit görevdi. Sonuçta uzun bir süre beraber çalışacaktık.

Benim odam ise en son kattaydı. 17. Kattaydık ve bu bizim diğer ajanlardan daha ileri seviyede olduğumuzu gösteriyordu. Biz 17 numaralı ekiptik. Buralara kadar gelmek için bir sürü sınavdan geçmiştik. Hiçbiri küçümsenecek türden değildi. Çünkü geçebilmek için gerçekten dayanıklı olmak gerekiyordu. Zorlayıcıydı ama bir süre sonra bedenin buna adapte oluyordu, yadırgamıyordu. Benim ekibimde 17 numaraydı işte.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin