'Dikiş İzleri

93 11 76
                                    

Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!

Karsu - Siyah , Azlz Piyade - Bu Şehri Yakın

&

Bedenimdeki açık yaralar,
ruhumdaki dikiş izleri kadar
acı verici değildi.

&

Zaman acıyı hafifletir miydi? Geçen zaman yok saydırabilir miydi olanları? Anıların üzerini birikintileriyle kapatabilir miydi? Hayatın amansızca serzenişini görmezden gelebilir miydi?

Sizce zaman her şeyin çaresi midir?

Bence hayır. Yani eskiden kesin bir şekilde karşı çıkabilir, aksini savunabilirdim. Zaman geçirmez acıları, derdim. Ama hafifletebilirmiş, gerçekten de azaltabilirmiş. Zaten hiçbir şey eskisi gibi yapamaz hem olamaz da. Bir şeyin aslı bozulduğunda ne işe yarar yapılanlar?

İşte aslına benzetmek için yapılan şey tam olarak da yamalamak... Zaman işte bunu yapar, geçirmez ama yamalar. Unutturmaz ama hafifletir, iz bırakır ama acıtmaz.

Dikiş izleriydi zaman. Açık yaraları kapatan, yamalayandı. O dikiş izi gelip geçen zamanın göstergesiydi. Yarayı açan acılardı, yamalayan da zaman...

Benim açık yaramdı Alin. Hâlâ kapanmamış, dikiş izleriyle yamalanmamış yaramdı. Zaman acımı hafifletmiş ama unutturmamıştı. Hemen sol göğsümün üzerinde, sütyenimin içinde olan fotoğraf karesi en büyük şahidiydi. O benim en derinlerime saklanmış, gizli hazinemdi. Ondan hiç bahsetmezdim, konusunu geçirmezdim ama şu ana dek asla ve asla onu unutmamıştım. Dün gibiydi anılarımız...

Şimdi hemen yanımda bir hastane yatağında uzanıyordu. Gözleri gözlerime değmekten kaçınıyordu. Evet, benden utanıyordu hatta korkuyordu da. Bilekleri sargı bezleriyle sarılıydı hatta birkaç damla kanla renklenmişlerdi. Kolları damar yolu açılmaktan parçalanmıştı, morlukla doluydu. Yüzü sapsarıydı, kansızlığı belli oluyordu. Gözlerinin feri solmuş neşesi kaybolmuştu.

Odada sadece ben vardım. Felix, bana haber vermişti ve daha sonrasında apar topar çıkmıştı. Nedenini soracak vaktim dahi olmadı. Visal ise beni Alisa ile yalnız bırakmak istedi hem de diğerlerine haber verecekti. Ekip hastanenin kafeterya kısmındaydı, hepimiz etkilenmiştik ve onlar aşağıda biraz kafalarını toparlamak istemişlerdi.

Benim içim kıpır kıpırdı ama bir taraftan da buruktu. Garip hissediyordum, duygu karmaşası içerisinde her geçen gün biraz daha kayboluyordum. Uyanmasını dört gözle beklemiştim ama şu an ne yapacağımı bilmiyordum. Ne demem gerekiyordu? Nasıl davranmam gerekirdi? Sadece bakıyordum ve dudaklarım aklımdan geçenleri akıtmak için aralanmıyordu.

Gözleri ürkekçe bana değdiğinde yutkundu. "O kadar mı benden nefret ediyorlar?" diye titrekçe sordu. Kaşlarım havalandığında devam etti. "Yoklar ya... Yani ekip burada değil ya sadece sen varsın. O kadar mı kötü bir kadınım?" Gözleri doldu.

Dolan gözlerine ilk defa büyük bir şefkatle baktım. "Hayır, hepsi burada. Günlerdir tüm ekip buradaydı, senin uyanmanı beklerken gözlerini hiç kırpmadılar. Merak ettiğin buysa eğer hiçbirimiz senden nefret etmiyoruz. Hem hayır, sen kötü bir kadın değilsin."

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin