Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!
Sezen Aksu - Kaybolan Yıllar
&
Yıldızlar parladıkları kadar görülür,
kayboldukça sönerler...&
"Seni çok özlemişim..."
Sarıldıkça sarılasım geliyordu, ondan hiç ayrılmak istemiyordum. Saçlarına öpücükler bırakmaya devam ettim. Kokusunu içime çektiğimde huzur doldum. Ona karşı olan sevgim öylesine saf ve temizdi ki.. En az onun kadar masum bir sevgiydi. Gülüşü, gözleri ve kokusuyla bir meleği andıran güzelliği vardı. Parla'ya olan davranışlarım farklıydı, kalbimde onu o kadar özel bir yere koymuştum ki ben bile şaşırıyordum. Belki de bana kendimi anımsatıyordu, gözlerinde geçmişime şahit oluyordum.
Her şeyin en güzelini yaşamasını o kadar çok istiyordum ki. Hiçbir şeyden eksik kalsın istemezdim, çocukluğunu doyasıya yaşaması için elimden geleni yapacaktım. Zaten onu meselelerimizin içine fazlasıyla dahil etmiştik ve şahit olmaması gereken şeylere tanıklık etmişti. Fazlasıyla sarsılmıştı, üzülmüştü ve o daha çok küçüktü.
Sekiz yaşındaki bir kız çocuğu için bunların ağır şeyler olduğunu hepimiz biliyorduk. Fakat benim geçmişime ortaklık eden o adamlar bunun bilincine hiçbir zaman varamamıştı. İşte benim asıl dikkat ettiğim nokta da buydu, Parla'nın etrafında böyle adamlar olsun istemiyordum. Bu konuda daha hassas davranacaktım.
Sonuçta hatalar yıllara sebebiyet verebiliyordu.
Kaybolan yıllarımız vardı, acı dolu geçmişimiz vardı, bizden alınanlar vardı fakat bundan sonra her şey bittiğinde geçmişine takılı bir kadın olmayacaktım. Geleceği için çabalayan, duyguları için savaş veren, kendi için kazanan bir kadın olacaktım. Güçsüzlüğe sebep olan her şeyi ortadan kaldıracaktım. Ve en başta da kendi çocukluğumla barışacaktım.
Parla'ya kendi çocukluğuma sarılır gibi sarıldım. Kaybetmekten korkan bir kadın gibi değil de kaybetmeyeceğinden emin bir kadın gibi...
Ondan ayrıldığımda gözlerinin içine baktım, mavi gözlerinden hala yaşlar süzülüyordu. İçli içli ağlayan yüzüne baktım ve derin bir nefes verdim. Başparmaklarımla gözyaşlarını sildim. Ona dikkatlice bakmayı sürdürdüm.
"Ağlamak yok, meleğim. Bak ben buradayım, yanındayım, gerçeğim. Gözyaşların aktıkça benim kalbim sızlıyor, ağlamasak olur mu?" dedim yumuşacık çıkan sesimle.
Başını hızlıca salladı ve burnunu çekerek kendini toparlamaya çalıştı. Elleri hala sıkıca ellerimi tutuyordu, gitmemden korkuyor gibiydi.
Hala hiç bozulmamış yatağına baktım, saat de geç olmuştu. Kaşlarım havalandı. "Neden bu saate kadar uyumadın? Uykun mu yok, yoksa kabus görmekten mi korkuyorsun?"
Sadece gözlerimin içine baktı. Sonra dudaklarını araladı fakat bir şey diyemeden dudaklarını birbirine bastırarak sustu. Gözleri tekrardan dolmaya başladığında o an bir şeylerin ters gittiğini anladım. Gözleri hala sıkı sıkı tuttuğu ellerimize kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...