'Kalbin Yağmuru

117 22 65
                                    

Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!

Sertab Erener - Bu Böyle , Sertab Erener - Vur Yüreğim , Yüzyüzeyken Konuşuruz - Son Seslenişim

&

Benim yağmurum gözlerimden kalbime bir yol çiziyordu, düşen damlalar kalbimi ıslatıyordu.

&


Her şeyden vazgeçtiğinde yaşamanın bir anlamı kalmaz, canının bir kıymeti olmaz. Kendinden vazgeçen bir insan yine en çok kendine acımasız davranır. Hatalarını görmezden gelemez, kendini affedemez. Alındaki ve kalbindeki o iç savaşta mağlup oldukça başka bir çıkış yolu bulamaz. Nefes aldıkça boğulan bir insanı hayatta tutamazsın.

Bazen her şey o kadar ağır gelir ki dayanamazsın. Kaldıramayacağın kadar ağır bir yükün altında ezilirsin. Her gün biraz daha çırpınan kalbin artık acı pompaladığında kurtulmak için nedenler ararsın. Çünkü hayat çiçek tarlalarının arasında tasasızca koşan biri kadar huzur dolu değildir. Acıların yaşandığı, hissedildiği koca bir tecrübeydi. İşte bazen hepsi o kadar ağır gelirdi ki bünyen bunu kaldıramazdı.

Onun çıkış yolu da buydu: intihar.

En kolay çıkış yolu olarak görülürdü fakat bir insan o raddeye gelmişse eğer bilin ki zihnindeki o kalabalık düşüncelerin arasında kaybolmuş, vicdanı tarafından ezilmiştir. Kendinden vazgeçecek kadar ağır gelmiştir. Çünkü kendi canına kıymak cesaret gerektirir, nefesini kesmek ve kanını akıtmak da öyle.

Vazgeçen bir kadın hiç yaşamamış olmayı dileyen değil, intihar eden kadındır.

Kafamın içi dahi uğulduyordu. Düşüncelerim puslanmış, zihnim berraklığını kaybetmişti. Aklımda sürekli aynı cümle yankılanıyordu, o kadar çok rahatsız hissettiriyordu ki tedirgin olamadan duramıyorum.

Alisa, intihar etmiş. Visal bu cümleyi söylediğinden beri kendimde değildim, yine düşüncelerim arasında yolumu kaybetmiştim. Tedirginliğimin yanında şaşkınlık da vardı aslında. Böyle bir şeye cesaret edeceğini hiç düşünmemiştim. Fakat o her şeyi göze almıştı.

İçten içe beni kemiren bir duygu vardı: suçluluk. Ona son söylediklerim ağırdı, fazla üstüne gitmiştim hatta onu hırpalamıştım. Bilmiyordum, o kadar çok yorulmuştum ki hem de olanları sindirememiştim. Ağzıma gelen her şeyi tereddütsüzce dile getirmiştim. Açıkçası korkuyordum, intiharında benim cümlelerim de etkili olduysa diye. Biliyorum söyleyen bendim fakat isteyerek demediğimi de biliyordum.

Alisa'ya karşı hissettiklerimin net bir tarifi yoktu. Ona hiç kızamıyordum da yakın da davranamıyordum. İhanet etmediğini söylerken dürüst gibiydi yine de ona güvenemezdim, yaşadıklarımın da ağırlığıyla kendimi hiç törpülememiştim ve doğru düşünememiştim.

Sonuçta o Alin'di. Benim ablamdı, benim kanımdı, benim canımdı. Kalp hastası olan küçük bir kızdı, ağlamak bile yasaktı ona. Canı yandığında sesini çıkarmazdı, o zamanlar küçücük olmama rağmen bunları hala hatırlıyordum. Küçük Alin, hep güçlüydü. Ağlayamadığı her an için gülen küçük bir kızdı. Gülüşleri bile kalbini yormayacak kadar hafifti. Ağır bir hastalık atlatmıştı hem de yanında hiçbirimiz yokken. Raphael'in ne kadar iyi bir adam olduğunu bilsem de sonuçta yapayalnız bambaşka bir ülkede yaşam mücadelesi vermişti.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin