'7 Numara

147 44 18
                                    

Evet, merhabalar! Yepyeni bir bölümle sizlerleyim. Umarım keyif alabilirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen! İyi okumalar dilerim.

&

Yerler kızıllaşmış, gökyüzü hiç olmadığı kadar koyu bir renge bürünmüş ve sessizlik hakimiyetini sürdürmeye devam ediyormuş. Bu gece matem gecesiymiş.

&

Hiç ne kadar çığlık atmak istesenizde dilinizin lâl olduğu oldu mu? Ben kendi içimde çığlık çığlıyaydım ama dudaklarım sükûta mühürlüydü. Kendi sesimi, zehrimi içime akıtıyordum.

Sanki dudaklarım görülmez bir iğneyle birbirine dikilmişti. Ne zaman vaveylalarımı duyurmak istesem sesim benden giderdi, dudaklarım aralanmazdı bile.

Çığlık attığınızda içinizdeki tüm zehri dışarı atardınız, acınız bir nebze de olsa azalırdı. Kendinizi duyurmak isterdiniz, sizi görsünler isterdiniz. Canınızın yandığını, içinizin parçalandığını ya başka birilerine de duyurmak isterdiniz ya da suskunluğun içinizde biriktirdiği zehri akıtmak.

İnsan bazen dayanamaz, katlanamaz, öylesine kanar ki içindeki acıyı, vaveylalarının şiddetiyle anlatır.

Bazende sesinizi kendinize duyurmak istersiniz, hâlâ var olan gücünüzün kırıntılarını hissedebilmek adına.

Viran olmuş bir kadının vaveylaları kalbinin en derinliklerinde kopar. Tüm zehir kalbine yayılır, onu kanatır.

...

Duyduğum çığlık o kadar acı barındırıyordu ki tüm bedenimi titretti. Kuşlar bile gökyüzünde uçuşuyordu, birkaç tavşan korkuyla bulundukları yerlerden kaçışıyordu. Rüzgar öylesine güçlü esiyordu ki ağaçlar ordan oraya savruluyordu. Üzerimize yağan yağmur daha da şiddetlenmiş, bizi iliklerimize kadar ıslatıyordu.

Sırılsıklam olan bedenim hâlâ Visal'in kucağındaydı. Beni daha da kendine bastırmış, sıkıca tutuyordu. Kendi etrafında dönüyor, ormana göz gezdiriyordu. Bende onun gibi bir şeyi kaçırmamak adına dikkatle bakıyordum.

Alisa'nın çığlığı felaketin habercisi gibi şiddetli ve acı doluydu.

Visal, birkaç adım atarak sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Onun kucağındayken rahattım ama onu daha fazla yormak istemiyordum. "Beni indirirsen daha kolay varırız." dediğim esnada gergin yüzünü eğerek bana baktı.

Simsiyah gözleri öylesine derin bakıyordu ki aklımı karıştırıyordu. "Bir anlaşma yaptık," der demez hızla ona karşı çıktım. "Ben kabul ettiğimi hatırlamıyorum."

Yürümeye devam ederken "Kucağımdasın kumral, cevabın gayet açık değil mi?" Bana bakmadığını sandığım esnada ona komik bir surat yaparak taklit yapmaya çalıştım. Bu halimi gördüğünde gülmeden edemedi.

Üzerimize yağan yağmur daha da hızlandı, rüzgarın şiddetiyle kucağında savrulmamak için kollarımı boynuna doladım. O sırada ise yüzümü boynunun çok yakınına götürerek kokusunu içime çektim, bedeni kasıldı.

Haylazca ona bakmayı sürdürdüğümde, "Uslu dur, kumral." dedi boğuk sesiyle.

Dediğini yaparak öylece durdum, bu kadarı da bana yeterdi. Başım göğsündeyken kokusu beni daha da mest ediyor, mayıştırıyordu. Gözlerimi kapatsam, günlerdir alamadığım uykumu alırdım. Kendimi zorluyordum, uykuya yenik düşmek istemiyordum. Şu an olmaz, şu an uyuyamam.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin