'Kalbindeki Sızı

360 98 33
                                    

Evet, uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba! Beklediğimiz bölüm sonunda geldi... Oy ve yorum yaparsanız çok sevinirim. İyi okumalar dilerim!

&

Masum bir canı katleden insanın, kalbi hala atmaya devam eder miydi?

&

İki el silah sesi duyuldu, bedenim yere yığıldı.

Ne olduğunu kavramam uzun sürdü, sanki bedenim hissizleşmişti. Yere düşmemin nedeni kollarımı tutan adamların alınlarından vurulmalarıydı. Onca darbeden sonra ayakta durmam zordu. Levent Güngör, ne olduğunu anlamayan bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Ona değil bana bakacaksın!" dedi tanıdığım ses, karanlık tarafta duruyordu. Birkaç adım atınca sokak lambası yüzünü aydınlattı.

Visal Riva Arel buradaydı.

Ona dudaklarımı hareket ettirdiğim zaman "Tam yirmi dakika sonra Visal, arka kapıdan çık ve bir sokak ötesine gel." demiştim. Ve o buradaydı.

Levent Güngör, bakışlarını benden olağan bir hızla çekip Visal'e odakladı. Arkasında kaldığım için yüzünün halini göremiyordum. Kan kokusu burnuma dolduğunda, iki yanımda yatan adamlara baktım. İkisinin de alnından, kan hiç durmadan akıyordu. Yüzlerinin çoğu kan içindeydi. İkisinin de gözlerinin açık olduğunu gördüğümde titreyen elimi havaya kaldırdım. Önce sol tarafımda ki sonra ise sağ tarafımda ki adamın gözlerini elimle kapattım. Elimi yüzüme doğru kaldırıp baktım, kan olmuştu. Ve o an yeni yeni idrak edebildim. Ben tam şu anda iki cesetin ortasında oturuyordum.

Ceset.

"Ona dokunmaman gerektiğini sana bir güzel anlatacağım." dedi Visal, ürkütücü ses tonuyla. Levent Güngör'ün tam karşısında duruyordu, aralarında iki adım ya vardı ya yoktu. Çenesini sıkmış, kulağına doğru eğilmişti. Levent Güngör'ün, gülen sesi kulaklarıma dolduğunda yüzümü buruşturdum.

"Dokunmamam gerektiğini mi? Kim demiş?" Sinirlerim had safhaya ulaştı, bu adam alay ederek ne halt yediğini sanıyordu?

Visal yumruğunu sert bir şekilde yüzüne geçirdi. Levent Güngör'ün başı sağa doğru döndü. "Kes sesini." diye fısıldadı Visal, ne kadar sakin söylese de öfkesi anlaşılıyordu.

Gülerek yüzünü geri Visal'e çevirdi. Aşağı doğru sallandırdığı silahı kaldırıp alnına doğrulttu. "Eğer şimdi şuracıkta beynini dağıtsam kaybedeceğim hiçbir şeyim yok ama sen beni öldürürsen işte asıl o zaman sen kaybedeceksin." diye alaycı bir ses tonuyla konuştuğunda dehşete düştüm. Önce beni öldürmeye teşebbüs etti ve şimdi de Visal miydi?

Visal'in gülüşü boş sokakta yankılandı. Öyle keyifli öyle küçümseyici bir gülüştü ki Levent Güngör'ün bedeni kasıldı.

"Elinden geleni ardına koyma!" dedi gülüşüne bir son vererek. Levent Güngör'ün parmağı tetiğe daha fazla baskı uygulamaya başladı.

Bir şeyler yapmam, engel olmam gerekiyordu. Etrafıma kısa bir bakış attığımda, sağ tarafımda ki adamın belinde duran silah dikkatimi çekti. Uzanarak belinden silahı aldım. Kan kokusu artık midemi bulandırıyordu. Sessizce, zar zor ayağa kalktım. Her yerim sızlıyordu, kendimi ses çıkarmamak için zorluyordum ama bir o kadar da canım yanıyordu. Kolumla yüzümü sildim. Koluma bulaşan kanı gördüğümde, arkası bana dönük olan bu adamı öldürme arzusu doldu içime. Ama yapamazdım, dediği gibi ona ihtiyacımız vardı. Silahı sımsıkı tutuyordum elimde. Levent Güngör'ün tam iki adım arkasında durdum. Visal'in bakışları bir an bile bana kaymadı. Çünkü eğer baksaydı, Levent Güngör bunu anlardı ve beni fark ederdi. Bir küçük adım daha attım.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin