'Ses Kayıtları

327 97 36
                                    

Herkese merhabalar! Yeni bölüm sizlerle... Umarım okurken keyif alırsınız. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen<3 İyi okumalar dilerim!

Dolu Kadehi Ters Tut - Hiç iyi değilim
(Bu şarkı Helen'den eşine...)

*Not: Altıncı ses kaydını okurken yukarıdaki şarkıyı da açın, daha anlamlı olacaktır. Küçük bir istek!

&

Ses kayıtları,
şifreler, gizemler...
Ve cevapların saklı olduğu,
bir adam.

&

Ne demek Helen'in telefonunda ses kayıtları bulmuştular? Ne hakkındaydı ki? Düşünceli bakışlarla Visal'e baktım.

"Kulübede beraber dinleyeceğiz." demekle yetindi. Başımı salladım, koltukta biraz aşağı kaydım ve camdan dışarıyı izlemeye koyuldum.

Zor bir gün geçirmiştik. Her açıdan yaralanmıştık. Düşünmekten, beynimin içindeki dönen düşüncelerden dolayı yorgun hissediyordum. Gözlerimi kapattığımda, aklıma Levent Güngör'ün başıma dayadığı silah geliyordu. Canımı en çok bu sıkmıştı. İlerisini düşünememiş ve kapanına kısılmıştım. Eğer Visal gelmese ne yapacak da kurtulacaktım ondan? O silahın namlusu bana doğru dönük değil ona doğrultulmalıydı. Ona karşı bu konumda olmamalıydım. Her zaman bu kadar şanslı olamazdım. Visal, tam vaktinde gelmişti ama ya gelemeseydi? O zaman ne halde olacaktım? Bir daha böyle bir konuma düşmeyecektim, düşmemeliydim. Ama onu bu konuma düşürecektim. Her birimize yaptığının bedelini tek tek ödeyecekti... Aslında o iki adam gelmeseydi böyle olmayacaktı çünkü onlar gelene kadar onu bir güzel benzetmiştim. Gerisi çocuk oyuncağıydı ama o adamlar hareketimi kısıtlamıştı. Şimdi ise nefes dahi almıyorlardı. Beyinleri dağılmıştı. Birkaç saat sonra toprağın altında olacaklardı. Dakikalar önce son nefeslerini vereceklerinden bir haberlerdi. Ölüm, işte bu kadar beklenmedikti.

Araba anayoldan sapıp sessiz, sakin, ıssız ve tekinsiz görünen bir yola girdi. Ormanın ürkütücü derinliklerine doğru yol aldık. Elli üçüncü dakikanın sonunda kulübe göründü. Etrafı kocaman, heybetli ve dalları her tarafa uzanan ağaçlarla çevriliydi. Etrafında bir aydınlatma yoktu ama camlardan içerideki sarı loş ışık belli oluyordu. Kulübe iki katlıydı. Küçük ama mütevazı görünüyordu. Burası bizim gizli yerimizdi.

Visal frene basıp arabayı durdurduğunda kapıyı açıp çıktım. Ayaklarımdaki topuklular artık iyice canımı acıtmaya başlamıştı. Bir an önce onlardan kurtulmayı, aklımın bir köşesine not ettim. Benim ardımdan, iki kapı kapanma sesi daha duyuldu. Arkamı dönüp baktığımda, Visal ve Kubat'ın yana yana durduğunu ve bir şeyler konuşmaya başladığını gördüm. Daha rahat konuşabilmeleri için hızlı adımlarla kulübeye doğru yürüdüm. Kapının önünde durdum. Bizim geleceğimizi biliyorlardı ama yine de ne olur ne olmaz diye kapıya vurarak ritim tuttum. Önce yedi kere vurdum. Bir süre bekledim, sonra ise bir kere vurdum. Yine birkaç saniye bekledikten sonra en son üç kere vurdum. Bizden birinin geldiğine dair bir işaretti. Ne kadar bilseler de yine de yapmak istemiştim. Kapı hemen açıldı. Kapıyı açan kişi, dağınık kıvırcık saçları ve kıpkırmızı olmuş gözleriyle Alisa'ydı. Beni baştan aşağı inceledi ve başını iki yana salladı.

"Donmuş olmalısın, hemen gir içeri!" dedi ve beni kolumdan çekerek içeri soktu. İçerisi loştu, sarı ışıklardan dolayı. Koyu renkler hakimdi, en çok ise kahverengi. İçerisi sıcacıktı, şömineyi çok önceden yakmış olmalıydılar.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin