Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!&
Kaybolan anılar tüm canhıraşlığıyla kendini belli etmeye çalışıyor, zihnin zifiri karanlığında bir ışık hüzmesiymişçesine parlıyordu.
&
Güzel anlar çoğunlukla kaybolan anılardır. Zihnimiz, güzel olanı unutur. Çünkü o anlar, travmalara sebebiyet veren anılar kadar derin bir iz bırakmaz. Sanki kalbimizi okşar ve uçuşarak kaybolur. Ilık bir esintidir, içimizi mayhoş eder. Kalbimiz o ana döndükçe o gün ki kadar hızlı atar, anı yaşarsın.
Güzel olan birçok şey olabilir. Mesela bugün aldığın bir kitap, hedefine ulaştığın bir an, evcil hayvan sahiplendiğin bir gün, sana verilen bir buket çiçek, mesafeleri aşarak buluştuğun bir arkadaşın... Aslında hepsi güzel anlardır, hayatımızda böyle olan birçok an vardır. İşte o yüzden bu anlar zamanla silikleşebilir, detaylarıyla anımsayamazsın. Unutursun fakat zihninden asla tam olarak silinmezler, sadece unutursun.
Peki ya sizin için bir felaketi anımsatan anlar? Unutulmazlar, bilinçaltında sürekli tazelenirler. Sınırlarını zorlayan anılardır, ağır gelirler. Bu anlar travma diye nitelendirilir. Aslında travmalar, ruhsal yaralardır. Fiziksel yaralar geçer fakat ruhuna aldığın yaraların bir ömür izi kalır ve ağırlığı hiçbir zaman tam olarak hafiflemez. Yaşadığın ilk an kadar acı verir, zor gelir. Yaranın derinliği unutulmasını engeller.
Visal Riva Arel'in en derin yarası annesinin ölümüyle açıldı. Bazı anlar oldu yarasını deşen, daha da kanatan. Belki özlemdi bu duygu, belki de suçluluk. Kim olduğunu unutsa dahi o anı unutamazdı, öylesine derindi yarası... Zaman geçer, yara kabuk bağlar fakat derinliği hiçbir zaman azalmaz. İzi olan anılar hatırlanır.
Şimdi ise elinde bir kağıt tutuyordu, elleri öfkeden titriyor ve karıncalanıyordu. İçindeki öldürme arzusu her geçen gün daha da şiddetleniyordu. Öğrendikleri ona harekete geçirmek istiyordu, bir an bile yerinde durmak istemiyordu fakat kısa bir süre daha dayanmalıydı. Çok kısa bir süre...
Elindeki kağıdın ilk cümlesi şuydu: "Her güçlü kadının, kalbine hapsolan lanetli bir geçmişi vardır."
Daha sonrasında ise Lara Lalin hakkında öğrendikleri genç adamı derinden sarsmıştı ve içindeki öfkenin boyutu artık tarif edilemezdi. Kağıtta yazılan her bir cümle nasıl da bu kadar kalbini acıtırdı? Artık sağlıklı bir şekilde düşünemiyordu. Aşık olduğu kadının, lanetli geçmişi tahmin edemeyeceği kadar acılarla doluydu. Hatta ona göre acının tanımıydı.
Yaman onun için kutuyu getirdikten sonra odaya çekilmiş, kurumuş beyaz lalelerin arasında anahtarı bulmuş ve kapısının önüne bırakılan diğer kutunun kilidini açmıştı. İçindeki bilgiler fazlasıyla önemliydi. Aralarındaki casusun kim olduğunu artık biliyordu.
Lara Lalin'in geçmişini bir kağıttan okumak istemezdi, izinsizce geçmişine tanıklık etmişti. Belki de o kağıtta yazanları okumak en büyük hatasıydı çünkü yerinde duramıyor ve sağlıklı düşünemiyordu. Odadaki her şeyi dağıtmamak için kendini öyle çok tutuyordu ki. Küçük kız olmasa kendini asla dizginlemezdi. Yakıp yıkmak istiyordu. O anların kağıda, sanki basit anılarmış gibi cümlelere dökülmesi onu daha da öfkelendirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...