'Şifreler Gizemler

230 64 31
                                    

Merhabalar! Evet, yepyeni bölümle tekrardan beraberiz. Umarım okurken keyif alabilirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum! İyi okumalar dilerim.

&

Boğazımdaki yumruyla eş zamanlı büyüdü sırtımdaki yükler.

&

Yatak başlağına yaslanmış, bacaklarımı kendime çekerek oturuyordum. Kumral saçlarım, omuzlarımın aşağısına doğru dökülüyordu. Pencereden vuran güneş ışıkları saçlarıma vuruyor, daha canlı, açık ve parlak gösteriyordu. Saçlarımı hep sevmişimdir, çocukken uğruna saatlerce ağlayacak kadar hem de. O zamanlar daha bir çok severdim, kıyamazdım. Ama şimdi eskisi kadar önemsemiyordum. Çünkü zamanla sevdiğim saçlarıma kendim kıymayı da öğrenmiştim. Bir makas ya da bir cam parçası fark etmiyordu. İnsan işte o zaman olgunlaşıyordu, sevdiği değer verdiği şeylerden feragat ederse, bile isteye kıyarsa. Bu değişim demekti, bu alışmak demekti, bu olgunlaşmak demekti.

Kendimle ilgili sürekli aynı şeyleri fark ediyordum. Ben çocukluğumu aşamamıştım, ruhum o yaşlarımda sıkışıp kalmıştı. Bedenim, her geçen günle daha da çok olgunlaşırken ruhum hep aynıydı. Sanki ikiye ayrılmıştı, bir kısmı benimleydi ama diğer kısmı geçmişte kalmış, kapana kısılmıştı. Hiçbir zaman tam anlamıyla kendim olamıyordum, yarımdım eksiktim...

Bu yaşıma kadar hep diken üstünde yaşadım. Nedendir bilmez bir gün karşıma çıkacaklar, beni bulacaklar diye hep saklandım. Gözüm hep etraftaydı, sokakta gördüğüm rastgale birini ona benzetirdim mesela. Kalbim korkuyla çırpınırdı, arkama bakmadan koşardım. O sokaktan da bir daha geçmezdim, yolumu uzatırdım ama yinede geçmezdim. Bu çocukken, korunmasızken kendim için yapabildiğim tek savunmaydı.

Küçükken bir keresinde bir adamı ona benzetmiştim ve o sokaktan tam bir yıl boyunca bir kere bile geçmemiştim. Geceyi geçireceğim yere olan uzaklık bir saatken sırf o sokaktan geçmemek için üç saate kadar yolu uzatmıştım. O eve dönmekten öylesine korkuyordum ki her an tetikteydim.

O zamanlar savunmasız bir kız çocuğuydum. Şimdi ise karşımdakini yerine sindirecek kadar güçlü bir kadındım. Zaman bazı şeyleri alırdı sizden evet ama size yeni şeyler de kazandırırdı.

Hepsi geçmişte kalmıştı, eskidendi. Ama bazı şeyler ne yaparsan yap geride kalmıyor, unutulmuyordu. Zihninde bir yerlerde o anılar sürekli tazeleniyordu. Ben bu geçmişe mahkumdum ve yıllardır işkencelerini çekmeye devam ediyordum. Özgürlüğüm, yine parmaklıklar ardındaymış gibi hissettiriyordu. Bazı şeylerde hiç değişmezdi, hep aynı kalırdı. Hissettirdikleri, anımsattıkları hep aynı olurdu. Geçmişim, düşünmekle bile bitmiyordu. Sanki o şekilde asırlar yaşamışım gibi geliyordu.

Geçmişimin benden alamadığı tek şey adımdı. O adamın ağzından adımı ne kadar duyarsam duyayım yine de nefret edememiştim. Onun dudakları arasından çıkması bile adımı kirletmeye yetmiyordu. Belki de adımı onlar koysa yine nefret edebilirdim ama onu bile yapmamışlardı ve bunun için onlara minnet duyabilirdim. Beni kendi koydukları bir adla lekeleyemedikleri için.

Adımı koyan kadın, benimle ilgilenen bir ebeydi. Öyle demiştiler, annem dediğim kadın adımı koyacak kadar bile sevmemiş beni. Mecburiyetten doğurmuş yoksa aldırmayı çok istemiş, bunları ondan duymuştum.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin