Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!
Son Feci Bisiklet - 80
&
Sana koştum, engeller çıktı önüme.
Sana yürüdüm, tökezledim.
Bu sefer düştüm ama sana ulaşmak için ayağa kalkmaya ihtiyacım yok.&
Hepimiz geçmiş ve gelecek arasında ki bir köprüde yürüyoruz aslında. Bazen tökezliyoruz, bazen düşüyoruz... Düşmezsek ayağa kalkmayı da öğrenemeyiz. O yüzden hep ilerleyemeyiz bazen düşmemiz de gerekir.
Düşeriz, ilerlediğimiz yolda zaman kaybederiz fakat biz çok şey kazanırız. Tecrübeler, böyle kazanılmaz mı? Düşe düşe öğrenirsiniz ki bir daha aynı hataya düşmezsiniz. Eğer bile bile aynı hataya düşerseniz de olacakları zaten bilirsiniz, yaşayacaklarınız sizi şaşırtmaz.
Köprüde yalnız yürüyorsun, bunu unutma. O senin hayatının köprüsü, senin yolun. Hayat Köprüsü... Attığın her adım seni etkiler, yolun sonu her defasında değişir, her an.
Önce sarsıldın, sonra tökezledin ve en sonunda ise düştün. Kendi eline tutun, kendi gücüne sarıl. Kendinden güç alarak ayaklarının üzerinde durduğunda eskisinden daha da güçlü olurdun.
Hayatın; aksar, gecikir fakat yok olmaz.
Bir gün iki köprü kesişebilir, yollarınız birleşebilir. Aynı yol üzerinde yürürsünüz, el ele... Hayatınız bir olur, şimdiniz birbirinizden ibaret olur. Engelleri beraber aşarsınız, düştüğünüzde birbirinize tutunarak kalkarsınız. Birbirinize güç verirsiniz.
Fakat bazen de kesişen köprülerin sonları farklı yollara ayrılabilir, farklı sonlara çıkabilir.
Onların köprüleri kesişti fakat ikisi de yürümeyi bıraktı. Düştüler, birbirlerine ulaşamayacak kadar uzağa hem de... Elbet ayağa da kalkacaklardı, birbirlerinin ellerini sıkı sıkı da tutacaklardı sanki her an kaybolabilirmiş gibi...
Köprünün yolları çatırdıyordu, fazla zamanları kalmadığını onlara gösteriyordu. Bazen yollar tamamlanamazdı. Köprü yıkıldığında bu hayatın sonu demekti. Bu bir sondu.
Bu bir yıkımdı.
...
Evin içindeki o derin sessizlik rahatsız edici boyuttaydı. Kalplerdeki sıkıntılar, evin havasını ele geçirmiş ve daha boğucu bir ortama dönüştürmüştü. Dakikalar saatlere karışırken evin içinde saatin sesi yükseliyordu.
Sanki bu sesi işittikçe kafasının içinde birileri haykırıyordu, ses onu bu derece etkiliyordu. Ne aklını ne kalbini susturabiliyordu ve saatin sesi içindeki sesleri rahatsız edici bir şekilde baskıladığında daha fazla dayanamadı.
Oturduğu koltuktan bir hışımla kalktı ve duvardaki saati büyük bir öfkeyle yerinden çıkardı. Hiçbir sese tahammül edemiyordu. Bir anlığına yere atıp buna son vermek istedi fakat yan odada uyuyan küçük kızı hatırladığında bundan vazgeçti ve saatin pilini çıkardı. Derin bir nefes verdi, dönüştüğü adama hâlâ alışamıyordu. Hiçbir zaman bu kadar tahammülsüz ve kontrolsüz olmamıştı. Sanırım gerçek manada kendini kaybediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...