'Kalbin Sanrısı

152 35 48
                                    

Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Çok merak ettiğinizi biliyorum... Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!



&

Kalbin sanrısı, aklın bildiğiyle bir değildi.

&


Gözlerinizi kapatıp elinizi kalbinize koyduğunuzda yaşadığınızı hisseder miydiniz? Evet, biyolojik olarak hepimiz yaşıyoruz, peki ya ruhen?

Ruhunuzu hissedebiliyor musunuz?

Kalbiniz atar, ruhunuzun var olduğuna inanılır. Ve yaşıyor olarak kabul edilirsiniz, öyle görülürsünüz.

Ben öyle hissetmiyordum, yaşadığımı hissettiğim tek bir anım vardı, onun haricinde bu zamana kadar bir ölüden farksızdım. Benim önce ruhumu katlettiler, kanattılar da kanattılar. Benim ruhum eskisi gibi değil, eksik. Yarımım ben, hep yarımdım... Kalbim ise atıyordu, bir anlamı olmadan. Devamlılığını sağlamak için. Sonra ise kalbimden tüm duyguları söküp aldılar. Atmaya devam etti fakat bir anlamı yoktu.

Ben artık kendimi hissedemiyorum, ne ruhumu ne de kalbimi.

Eksildim, öyle bir eksildim ki tamamlanamadım.

...

Birbirine yapışan gözkapaklarımı zar zor araladım, sanki bunu yapabilmem için bile insanüstü bir efor sarfetmem gerekiyordu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatmaya çalıştım ama nafileydi, çok susuz hissediyordum. Çölün ortasında suya muhtaç biri kadar susamıştım. Alnımda ter damlacıkları birikmiş, saçlarım enseme ve boynuma yapışmıştı. Derin nefesler aldığımda burnuma küf ve rutubet kokusu doldu. Kokuyu hiç yadırgamadım sanki günlerdir bu kokuyu soluyordum. Yatakta gerindim ve esnedim. İyice yorgana sarıldığımda kendi kendime güldüm.

Hepsi bir rüyaydı.

Kalbin sanrısıydı.

Kahkahalarla güldüğümde dakikalardır karanlık bir ortamda uzandığımın bilincine yeni vardım. Burası ne kulübe ne Kod-7 ne de Visal'in yanındaymış gibi hissettiriyordu. Burası o kadar yabancıydı ki, kokusu bergamot kokusundan çok farklıydı. Hayır, burası yuva kokmuyordu. Korkudan ve endişeden kalbim kasıldığında elim kalbime, sol tarafıma gitti. Orada bir şey vardı, sertti ama bir o kadar da yumuşak. Ne ara giydiğimi bilmediğim kazağımın içinden elimi soktum ve kalbimin olduğu yere dokundurdum. Göğsüm tamamen bir şeyle sarılmıştı, bilirdim ben bu tanıdık dokuyu. Sargı beziydi. Elim sol taraflara doğru gittiğinde canım yandı ve istemsizce inledim.

Hiçbir şey göremiyordum, her yer karanlıktı. Yoksa ben görme yetimi mi kaybetmiştim? Ya da hala bir rüyanın içerisinde miydim?

Bedenime dokundum ve kendimi yokladım, parmaklarımı sargı beziyle sarılmış göğsüme bastırdım. Acı o kadar gerçekti ki bu bir rüya olamazdı. Her şey o kadar gerçekti ki, bir rüya olmasını umamazdım.

Her şey gerçekti, sonrasında olanları hayal meyal hatırlıyordum.

...

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin