Evet, merhabalar! Yepyeni bir bölümle beraberiz. Umarım okurken keyif alabilirsiniz. Sizi bölümle baş başa bırakmadan önce oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar dilerim!
&
Güneş karışır geceye,
ay hakimiyeti devralır, yıldızlar ise en büyük yandaşçısı olur.&
Helen'in ormanın içindeki evine doğru yol alıyorduk. Bu evi tek bilenler bizler değiliz, bunu biliyoruz. Bizim haricimizde birileri daha vardı, hepimiz aynı şeyi istiyorduk. Ne istediğimizi kendimiz bile bilmezken hem de.
Etraftaki sık ağaçlar, camdan izlerken çok güzel bir görüntü sunuyordu. Çam ağaçları dışındaki ağaçların yaprakları solmuş, dökülmeye yüz tutmuştu. Çoğunlukla turuncuydu, yer yer sarılıklar da vardı. Bir anda kendimi bir yığın kuru yaprağın üzerine atmak istedim, o çatırtıyı duymayı seviyordum. Ağacın en yüksek dalındaki sincabı fark etmemle oraya yoğunlaştım, hareketli olduğumuzdan tam olarak göremedim.
"Çok sessizsin, hayret." Başını bana doğru çevirdi, kaşları havalandı. O gece ki başını şişirmemi kastediyor olmalıydı. Gerçi hiç böyle hissettirmedi ama olsun. Robin Hood olduktan sonra o gece hiç susmadan nefessiz konuşmuştum.
Omuz silktim, "Ne hakkında konuşayım ki?" bir süre düşündüm ve etrafa baktım, tekrar ağaçları görünce söze başladım. "Mesela çam ağaçları, sonbahar ve kışın yapraklarını dökmezler. Sadece yıl boyu yaprak değiştirirler, yani bunu tüm yıla yayarak yapıyorlar. Yaklaşık 115 türü var ve 400 yıldan fazla yaşayabilirler. Aa, bak! Orada, sincap! En üst dalda ve üç taneler!" diyerek işaret parmağımla gösterdim, araba yavaşladı. Eğilerek baktı. Sincaplar, dalda hızlıca hareket ediyordu. Onları gözle takip etmek zordu. "Ha, birde şey! Aklıma gelmişken... Şu kel adam, açık mavi gözlü olan. Şu ana kadar öldüren kişilerin üstleri o olmalı. Levent Güngör ve Helen'in ailesini öldürenler gibi. Kenan Karanlık bir aracı onun için. Kimliğini gizleme sebebini hâlâ tam çözemedim, belki ifşalanmaktan veya tanınmaktan endişelendiğinden. Onu ele verebilecek kimse yok çünkü onu gören dahi yok! Gören ölüyor zaten. Ama onun da üstü var, en üst mertebedeki kişinin o olmadığından eminim. Merdiven gibiler, yemin ediyorum! Çık çık ama yinede en üsttekine ulaşama, harika! Arkasında bıraktıklarını temizlemeye gelecektir, Levent Güngör gibi." derin bir nefes aldım ve devam ettim. "Bak aklıma ne geldi! Hatırlıyor musun, o gece bizi köpek kovalamıştı. Simsiyahtı, gözleri parlıyordu. İri yarı, kocaman bir köpekti! Ben sevmeye çalışmıştım, sen arkan dönük telefonla konuşuyordun. Hırlayınca ve ısırmaya çalıştığında koşarak kaçmıştım, bağırarak senide uyarmaya çalıştım ama anlaman biraz uzun sürmüştü. Dakikalarca koşmuştuk, o günden daha hızlı koştuğumu hatırlamıyorum. Sonradan fark etmiştik ki kovalama sebebi bileğime takılı olan poşetti. İçinde poğaçalar vardı! Ama aksiyon olmuştu, kabul et! Benden hızlı koşmana ve kaçmana ne demeli! Nasıl İstihbarat adamısın sen?! Ayrıca bu eve neden hâlâ ulaşamadık, yakındı gayet. Konumuna baktığımda yaklaşık on beş dakika kaldığını gösteriyordu ama biz yirmiyi geçmişiz." Etrafıma bakındım, nefes nefese kaldım. "Off, konuş konuş diyorsun! Ama konuşacak bir şey yok ki!" dediğimde gözleri şaşkınlıkla beni izliyordu. Konudan konuya atlamış, dakikalardır hararetli anlatıyordum. Şaşkınlıkla açılmış gözlerine ve tebessün eden dudaklarına baktığımda iç geçirdim. "Yine çok konuştum değil mi?" nefesimi sıkıntıyla verdim. Belki de uzun bir süre sonra ilk defa bu kadar çok konuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/316663842-288-k857332.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...