'Acının Renkleri

104 11 77
                                    

Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!

Madrigal - Kelebekler , Canozan - Öyle Kolay Aşık Olmam , Yaşar - Gel Benimle

&

Herkesin acısı kendi yarası kadar derindir.

&

Çocukluğum artık nefes alabiliyordu, geçmişim mutlak lanetiyle kararmıyordu. Huzurlu hissediyordum, yarınlarım artık umutluydu. Kalbimin derinliklerine gömdüğüm bir mahkum olan çocukluğumun bugün parmaklıkları yıkılmıştı, artık özgürdü. Geçmişini lanetleyen herkes yanarak kül olmuştu, benim yandığım gibi yanmışlardı. Biz yaktıkça yok olmuşlardı, hiçe dönüşmüşlerdi.

Benim kalbimdeki sarsıcı depremlerin sahibini kalbinden bıçaklayarak öldürmüştüm. Hem de sol tarafında benim baş harflerim kazınmışken. Bendeki izleri kadar izim olamazdı onun bedeninde ama açılan her bir yara, akıtılan her bir damla kan benim intikamımdı. Azer'in intikamıydı, Alisa'nın intikamıydı...

Susturulduğum günlerin acısını çıkarıyordum, ağlayamadım, bağıramadığım, gülemediğim, mutlu olamadığım, yaşayamadığım her anın acısını çıkarıyordum. Küçük bir çocuk ezilirdi, sindirilirdi, kanatılırdı, acıtılırdı... Ama bir gün büyüyebileceğini ve katiline dönüşebileceğini düşünememişti. İşte onun en büyük aptallığıydı, beni küçük görmek. Hafife alınacak bir kadın değilim, hiç olmadım. Bir ailem olmasa da acılarım bana kanat gerdi, beni yine büyüten onlardı, gözyaşı dökemediğim her andı beni ayakta dimdik tutan, gülemediğim anlardı beni böylesine güçlü yapan.

Agâh Lemar için ağır olan acı çektirilmek değildi, beklemediği bir anda kalbine saplanan bıçaktı. Biliyordum, o kontrol edemeyeceği hiçbir şeyi sevmezdi. Ne fark ederdi ki zaten bir avuç kül olmuştu...

Ben eksik bir kadındım, geçmişimi yok sayamazdım, bu gerçeği hiçbir şey değiştiremezdi ama güzel bir geleceğin kapıları aralanabilirdi.

Ruhumdaki açık yaralar bu gece dikiş izleriyle yamalanmıştı, eksiltilen ruhum tekrar var olabilmek için yamalanmıştı. Kanayan yaram, açık yaram, olanlarla kapatılmaya çalışılmıştı. Kalbim acılarla kurduğu kalkanı yok etmek için hevesliydi, zihnim berraklığını koruyor bana kirli oyunlarından oynamıyordu. Ruhum gerçek anlamda yamalanıyordu...

Kalbimdeki mezarlığa güneş doğdu.

"Ne düşünüyorsun? Dakikalardır dalgın görünüyorsun." dediğinde Visal, o an kendime gelebildim.

Siyah Porsche'nin içerisinde ön koltukta oturuyordum, hemen yanımda sürücü koltuğunda o oturuyordu. Bizi nereye götürdüğünü bile bilmiyordum, tek isteğim bir süre her şeyden uzak kalmaktı. O da beni anladığı için bir şey söylememe kalmadan beni oradan uzaklaştırmıştı.

Kanlı ellerimi kucağımda birleştirdim ve derin bir nefes verdim. "Her şeyin bittiğine inanamıyorum. Bu hem huzur verici hem de tedirgin edici..." Bakışlarımı ona çevirdiğimde başını bana doğru çevirdi.

Siyah hareleri beni anladığını gösteriyordu. Bakışlarıyla bile içimi görebiliyordu. Gözleri kucağımda oynadığım kanlı ellerime çevrildiğinde tehlikeli bir şekilde parıldadı. İçindeki öfke hâlâ soğumamış gibiydi, içinde bir yerlerde harlanmaya devam ediyordu.

YAMALI RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin