Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!
Berkay Altunyay - Olmazlara İnat
&
Aşk bazen bir bekleyiştir,
bazen bir vazgeçiştir,
bazen ise bir kurtuluştur.&
Visal
Hayatın her aşaması farklı bir zorluktur. Büyüdükçe kolaylaşmaz, aksine daha da zorlaşır. Bu hayatta nefes almanın verdiği zorluklar da sadece senin omuzlarına yüklendiğinde hiçbir şeyin adil olmadığının farkına varırsın. Toz pembe değildir, adil değildir, kolay ise hiç değildir. Bazı şeylerin zorluğu yaşanmadan bilinmez. Hatalarla harlandığında tahammül edilemez bir boyut kazanır. Hayattaki yerini kendi tırnaklarınla kazıman gerekir.
Büyümekten kaçılmıyor, insan her şekilde büyüyor. Ya mükemmel bir şekilde ya da acımasızca. Böyle bir adam olmamın nedenini buna bağlıyorum. Sevgisizce büyümek bazen bu hale evrilmek demektir. Bir ailem vardı, sevdiğim bir annem ve kız kardeşim vardı. Onların gidişi beni de bitirdi. Vicdanım avuçlarımın içine bırakıldı ve ben öylece kaldım. Geride bırakılan oldum ve sadece bir kere değil, birçok kez. Kendimi gizledim, duygularımı gizledim, sadece benliğime tutundum. Sanki hiçbir şey beni acıtamazmış gibi davrandım, sert durdum.
Unutmayın ki bir insan duygularla yaratıldıysa zayıflıkları da vardır, zaafları da. Kanar da, kanatır da, acır da, acıtır da... Lügatımıza baş kaldıramayız, acımadım desem sadece kendimi kandırırım. Beni de yıkan anlar oldu, hepimizin olduğu gibi. Robot gibi davranabilirsin ama bir robot olamazsın. Duygularımız kurşundur da silahtır da. Ben yıllar öncesine kadar duygularımdan bir haberdim. Dümdüz, acımasız, sert bir adamdım. Olmaya mahkum bırakıldığım kişiydim aslında. Babam gibi, adam olmayan biri olmayı asla istemedim. Bunu başardım da, onun gibi biri olmadım.
Annemin ölümü benim hatam. Onun omuzlarına bu ağırlığı ben yükledim, işte bu da aptal bir çocuk olduğumu gösterir. Annemi koruyabileceğimi sandım ama onu ben öldürdüm. O urganı boynuna ben dolamadım ama ben neden oldum. Bunun ağırlığını yıllarca omuzlarınızda taşımak ne kadar ağır, bilir misiniz? Kız kardeşimin gözlerinin içine bakamadım, suçlayıcı gözler görmekten korktum.
Annem, o adamı öldürmenin ağırlığını omuzlarında taşıyamadı. Bizden vazgeçti, beni terk etti. Hayatımızın eskisi gibi olamayacağını düşündü ve her gece ona şiddet uygulayan adam yüzünden intihar etti. Sonra kız kardeşime her şey çok ağır geldi. Haklıydı, bir gecede tüm ailesini kaybetmişti. O an beni düşünemeyecek kadar anne ve babasına takılı kalmıştı. İlk gördüğü ölüm, ailemize aitti. O yaşında bunları kaldırmasını ondan kimse bekleyemezdi, kaldıramadı da. Yurt dışına gitti, hayatını orada devam ettirdi. Ben ise öylece kaldım, geride kaldım ve ikinci defa terk edildim. Hayat bazen terk edilmektir. Belki de yalnız kalmadan büyüyemezsin.
On üç yaşında bir erkek çocuğu değilim, bunları geride bırakıyorum ama henüz tamamen değil. Bazı şeyler zaman alır, aldıkça da önemi artar. Bir hayatım vardı, istemediğim ve mahkum bırakıldığım hayatım. Nefes almak da yaşamak değildir çünkü bunu anladığım zaman kalbimin atmadığından emindim. En büyük pişmanlığımdı hemen göğsümde yatan kadını vurmak. Sanki bu zamana kadar hiç kanı akmamış gibi bende akıtmıştım. Sanki bedeninde hiçbir iz yokmuş gibi bende iz bırakmıştım. Belki de ölümden daha kötü şeydir çaresiz kalmak... Affedilmez hatalarım her daim vardı, hep de olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...