Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!
&
Zaman akar,
yıllar geçer,
hayat durduralamaz.&
Bir hız trenine binmiş gibiyim. Akışa müdahale edemiyorum ama sürekli ilerliyorum. Ardımda bıraktıklarımı kontrol edemiyorum. Sonsuz bir hızla ilerliyorum sadece, her anım geçmiş oluyor ve geleceğin ne kadar yakın olduğunun bir kez daha farkına varıyorum. Raylara sürtünen tekerleğin çıkardığı kıvılcımları görebiliyorum. O kırmızı ışıklar, benim hayat akışımdaki duygularım. Zamanı kontrol edemediğim gibi duygularımı da tam olarak edemiyorum ama esiri de olmuyorum. Boyun eğmezsen yönetirsin, sırt çevirmezsen başı olursun. Kendini o anın içine bırak, savrulma ama yok sayma da.
Zamanı durduramazsın, karşı çıkamazsın, inkar edemezsin. Öyle hızlı geçiyor ki takip bile edemezsin. Ben edemedim, kendimi öyle bir anın içerisinde buluyorum ki her şey ne ara bu kadar şekil aldı şaşırıyorum. Anılar sürekli tozlanıyor ve bir rafa kaldırılıyordu, en sonunda ise üzeri örtülüyordu. Yaşadığım hiçbir anı unutmazdım, ne acı ne mutlu. Hepsi zihnimde yer ediniyor ve her geçen gün biraz daha geçmişim oluyorlardı. Ve bilirdiniz ben geçmişinden yaralı bir kadındım.
Artık evli bir kadındım, hem de resmi olarak. Bu gerçek her defasında karnımda kelebekler uçuşturuyordu. Hiç olmadığım kadar mutluydum. Öyle ılık ve içimi hoş eden bir histi ki kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Sürekli gülümsüyordum, zorunda olduğum için değil içimden geldiği içindi. Evet, zaman hızlı geçiyordu ama yarım da bırakmıyordu. İzleri örtüyor, kamufle etmeye çalışıyor, yenileriyle eksiklikleri doldurmaya çaba sarf ediyordu. Bu benim için her şey demekti.
Bir adamın eviydim, kardeşlerimin ailesiydim, ekiptekilerin bir parçasıydım, küçük bir kız çocuğunun annesi olacaktım. Eskiden bir hiçtim. Hiç olan bir kadının evrilmesiydi benim hikayem. Beni görenlerdi sevdiklerim, görünmez bir kadının gizli duygularını açığa çıkaranlardı. Beni sevgiyle tanıştıranlardı ve bir ailenin parçası olabileceğimi gösterenlerdi. Sanırım gerçekten bunu hissedebiliyordum.
En başında sadece beraber görevlere giden bir ekiptik. Aldığımız yola şahit oldukça afallıyordum. Her birimiz bizi oluşturan parçalar olmuştuk. Birbirimize o kadar yabancıyken şimdi bir aileydik. Bizim değişimimiz büyük oldu, yaşadıklarımız ağır oldu, yok saydıklarımız bizi sınırlarımızın dışına çıkardı. Parçalandığımız oldu, eksildiğimiz oldu, hiçe saydığımız oldu ama ekip oluşumuzu değiştiremedi.
Öylesine değişik bir ruh hali içerisindeydim ki kendimi ben bile anlayamıyordum. Sürekli yaşadıklarımızı sorguluyor, atlattığımız şeyleri gözden geçiriyordum. Daha sonrasında şu an yaşadıklarımıza bakıyor, seviniyordum. En son ise geleceğimizi düşünüyor ve hülyalı hayallere dalıyordum. Bazen ise düşünürken buruk hissediyor ve bir kıvılcım gibi zihnimi yakıp geçiyordu. Zaman belki izimizi silerdi.
Yanımdaki adama baktım, derinliğini hissettim. Ruhlarımızın ne kadar benzer oluşunu sorguladım ama bakışlarımız da bir o kadar farklıydı. Abimin bakışlarında her daim şefkat olurdu, yıllar bile bunu değiştirmemişti. Benim bakışlarımdaki hırçınlığa tezat şefkat parlardı gözlerinde. Dudaklarımda istemsizce bir tebessüm peyda oldu. Abimle geldiğimiz nokta beni her defasında sevindiriyordu çünkü onu asla kaybetmek istemezdim. Derinlerimde kocaman bir parçamdı. Ona olan sevgim herkese olan sevgimden farklıydı, anlatılamazdı ama ben hissediyordum. Bizim anılarımız en büyük temellerimizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...