Evet, herkese merhabalar! Yeni bölümle tekrardan sizlerleyim, umarım okurken keyif alabilirsiniz! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar dilerim!
&
Korku hapishanesinin parmaklıkları ardında tutsak kalmaya devam etmeyecektim. Gücüm, dik duruşum, yere sağlam basışım o hapishanenin duvarlarını çatırdatacaktı, orası yıkılacak ve bir daha var olmamak üzere yok olacaktı.
&
İçimde çok büyük bir heyecan vardı, sıcacık hissediyordum. Kalbimden ılık bir his damarlarıma doğru akıyordu. Mutlu hissediyordum, onların varlığı bile bana güç vermişti. Ekip buradaydı hatta çatışma halindelerdi. Benim için gelmişlerdi, beni her şeye rağmen bulmuşlardı. Geç olmuştu, burada fazla kalmıştım fakat bunlara takılarak sevincimi gölgelemek istemiyordum. Bu kendime büyük bir haksızlık olurdu.
Bir ayı aşkındır buradaydım, tutsaktım. Geçmişimin katilleri arasındaydım. Şiddete uğradığımda olmuştu fakat en büyük darbeyi yine ruhuma almıştım. Biraz daha silikleşmişti biraz daha eksilmişti. Aldığım darbelerin, yaşadığım anların psikolojik şiddeti daha fazlaydı. Yine de dik duruşumdan ödün vermemiştim, benliğimi ortaya koymuştum.
En önemlisi de asla sessiz kalmamış ve onlardan bir an olsun korkmamıştım. Çekinmedim, kendimi geri plana atmadım ya da onlara ayak uydurmadım. Tek başıma savaş açtım onlara, göğüs gerdim olanlara. Hiçbir şey kolay değildi yine de hiçbir şey karşı konulamaz değildi. Tüm bunları yapabilecek güçteydim.
Dışarıdan gelen bağrışmaları işitebiliyordum, bazıları acı doluydu bazıları ise intikam doluydu. Geri planda olanlar beni rahatsız etmiyordu. Belki de bende katılsam daha iyi olacaktı. Günler sonra onları görmek beni nasıl hissettirecekti hiç bilmiyordum.
Sandalyeyi ittirdim ve ayağa kalktım. Sandalye gürültüyle yere düştü ve boş salonda sesi yankılandı. Elim elbisemin içine doğru gitti, jartiyere sıkıştırdığım silahı aldım. Emniyet kilidini açtım ve kapıya doğru adımladım, topuklularımdan çıkan sese aldırış etmedim. Koridorda bile bir çok ceset vardı, küçük bir kan gölü oluşmuştu. Tiksintiyle onlara baktım, her biri onun itiydi.
Dış kapının hemen önündeydi, sırtı bana dönüktü ve ekibe bakıyordu. Onların haricinde ayakta kimse yoktu, yerler ceset doluydu. Her yerde kan birikintileri vardı. Bazılarının kafatası parçalanmıştı, onlara bakmak midemi bulandırdı. Ama bir beyinleri olmasına fazlasıyla şaşırmıştım!
Ekibe baktığımda bedenim titredi, garip bir dalgalanma hissettim. Öylesine sert ve acımasız bakıyorlardı ki her şeyi yapabileceklerinden emindim. Hepsi ölüm istiyor gibi bakıyordu hemen önlerindeki cesetler onları tatmin etmemişti. Hilal şeklinde duruyorlardı.
Azer'e baktım, öfkeli yüzünü gördüm. O da en az benim kadar burada olmaktan mutlu değildi. O adamla karşı karşıya gelmenin onu ne denli etkileyebileceğini biliyordum. İkimizin de yaraları aynıydı, acılarımız ortaktı. Belki de birbirimize merhem olmanın, yaralarımızı sarmanın vakti gelmişti... Hemen önünde rehin aldığı kişi o korumaydı, Luke. Onu sertçe tutuyordu, elindeki bıçağı tam şahdamarına yaslamıştı.
Yanında Armin duruyordu, hırçın bir denizi andıran gözlerinde alaboralar baş gösteriyordu. Hafif dalgalı saçları rüzgarda savruluyordu, yüzü pembeleşmişti. Gözlerim elinde sıkıca tuttuğu silaha kaydı, işaret parmağı tetiğin üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMALI RUH
Teen FictionYaralanmış, darbe almış ruhuma bir yarabandı yapıştırdım. Eskisi gibi olur sandım, sanki yaşananlar hiç yaşanmamış gibi olur, iyileşir sandım. Ama yanılmışım, ruhum eskisi gibi değilde de artık eksikmiş, yamalıymış. Ben artık bir yamalı ruhmuşum... ...