Selamn Aleyküm arkadaşlar :) Yarın Final sınavlarım başlıyor. Bu yüzden yine bir hafta kadar burada olamayacağım için kısa bir bölüm yayınlayayım dedim. Bu arada Nesibe'nin Zeynep'e söylediği çocuk şarkısının linki profilimde var. Hamza'nın söylediği neşid ise multimedia da. Benim de çok dinlediğim ve sevdiğim neşidlerden biri. Görüş ve önerilerinizi bekliyorum, en çok da dualarınızı, Allah a emanetsiniz, selametle :)
Zeynep uyanmış ve hemşireler bir kaç kez kontrolüne gelmişlerdi. Gün boyu bir şey yemediği için, hemşireler yemek getirmişti. Zeynep çok mızmızlansa da zorla da olsa yedirdim. Hemşire bizi boğazının kuru kalmaması ve bol sıvı tüketmesi için de uyarmıştı.
''En geç yarım saat, 45 dakika sonra yine bir şeyler içsin. Ve yarından itibaren günde en az 2,5 3 litre tüketsin. ''
''Tamam.''
''Geçmiş olsun.''
''Şey, Zeynep'in tam olarak nesi var?''
''Doktora sorarsanız daha sağlıklı cevap alırsınız, ben bir şey diyemem.''
Gözlerimi devirdim. Resmen saçmalıktı. Yarın bana açıklama yapmak zorundalardı. Yarına kadar bekleyecektim ama daha fazla, hayır.
''Abla?''
''Efendim Zeynep'im.''
Minik ellerini avuçlarıma koydum ve sıkıca onları öptüm.
''Ne zaman gideceğiz eve?''
''Bu gece burada kalacağız ablacım.''
''Abim nerede?''
''O evde. Seni çok özlemiş, eve gideceğiz inşallah, tamam mı?''
Yarın demek istemiyordum. Ömer'e yarın demiştim ama bari Zeynep' yarın demek istemiyordum. Tam olarak bilemiyordum ki, kimse bana bir şey söylemiyordu.
Başını salladı ve bir şey demedi.
''Canın acıyor mu?''
Boğazını tuttu ve yine sadece başını aşağı yukarı salladı.
Zeynep yatağın içinde öylece oturuyordu. Onu eğlendirecek bir şeyler bulmalıydım.
Sevdiği bir çocuk şarkısını dansıyla birlikte söylemeye başladım.
'Bu Muhteşem Güneş, Rabbimizin bize hediyesidir.
Allah'a, nimetlerinden dolayı şükretmeliyiz...'
Biraz yüzü gülmüştü ama hala çok eğlenmişe benzemiyordu. Daha ne yapabilirim diye düşünürken şifonyerin üzerinde duran telefon titreyince sıçradım.
''Abdullah neredesiniz?''
Mesaj Abdullah'ın arkadaşlarından birindendi. Telefonu tekrar şifonyerine bıraktım.
Biraz sonra tekrar titredi.
''Tünellerden gelecek ekibi siz karşılayacaksınız, acil bana dön.''
Tüneller yazdığını görünce kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.
Abdullah 'a nasıl ulaşabilirdim ki?
Ahmet. Nöbete Ahmet ile beraber gideceğini söylemişti.
Ahmet 'e abdullah a gelen mesaj hakkında mesaj attım ve telefonu çantaya koydum.
O esnada elektrikler kesildi.
''Abla?''
Hemen yatağa oturup ona sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ
SpiritualBurası kanın kızıllığının her karışına bulaştığı, gökyüzünün kana bulandığı yerdi . Burası ölümün insana nefesinden daha yakın olduğu yerdi . Gazze'de doğmak; doğuştan direnişçi olmaktı . Küfre, açlığa, susuzluğa, ölüme ve en çok da suskunluğa diren...