Selamn aleykum arkadaşlar. Dün 1 yıldır israil hapishanelerinde idari tutuklu ola, İslami Cihad Örgütü Üyesi Filistinli Akvist Hıdır Adnan(Khader Adnan) abimiz serbest bırakıldı. Elhamdülillah :) Kendisini belki hakkında yapılan yüzlerce grafiti, poster ve resimlerden tanıyabilirsiniz. 55 günlük bir açlık grevinin ardından İsrail yetkilileri kendisini serbest bıraktı. her fırsatında İsrail'in ne kadar korkak bir millet olduklarını korkusuzca onlara haykıran Hıdır Adnan abimiz'e ithaf ediyorum bu bölümü. Bu zamana kadarki en uzun bölüm bu bölüm oldu.
Multimedia da Hıdır Adnan abimizin evlatlarına ve eşine kavuştuğu resmi görüyorsunuz. Keyifli okumalar. Yanlışlarım için şimdiden hakkınızı helal edin. Belli bi günü bulunmayan Kadir Gecesini yakalayabilmeniz ve ihya edebilmeniz duasıyla! Allah' a emanet, Selametle!
Kahvaltı bittiğinde önce çocuklar okula gitmek için evden çıktılar. Oturma odasına geçerken kapıdan çıkan Abdullah'ı gördüm. Sanırım Amcamlar çıkmıştı ve bir tek o geride kalmıştı. Ayakkabısını giyinmiş halde bekliyordu.
''Hayırdır bir şey mi unuttun?'' diye sordum.
Benden tarafa bakmıyordu, cevap da vermedi. Ama duymamış olması da imkansız gibiydi. Az sonra yengem yanımdan geçti ve Abdullah'a bir kutu uzattı. Ben de oturma odasına geçtim. Abdullah'ın derdi neyse, onu da öğrenirdim yakında. Zihnimde o kadar çok şey dönüyordu ki hangisine odaklanacağımı şaşırıyordum. Ve haliyle hiçbir şeye tam odaklanamıyordum.
Gece uyumuş olmama rağmen kendimi acayip yorgun hissediyordum. Koltuklardan birine kendimi bıraktım. Başımı geriye attım ve kollarımı serbest bıraktım. Gözlerim kapanıyordu. Tam uyumakla uyanıklık arasındaydım ki içeri bağırarak Berre girdi.
"Yengem doktoru aramış, haydi kalk Nesibe, gidiyoruz! "
Tek gözümü açıp,
"Ya ben acaba gelmese.."
"Hayır Nesibe, olmaz. Tek başıma gidemem. Bu halin ne ya, kalk hadi! Kendine gel! Nasıl bir kadındı doktor ? Kibar biri miydi ? Giyinişi nasıldı? Ben ne giysem ? Ya Nesibee !"
Kollarımdan tutup beni sarssa da kendime gelemiyordum. Dün cidden çok yorulmuş olmalıydım.
"Bak eğer hemen kalkmazsan sana bir ton şarkı açarım ve hepsine eşlik ederek bağıra bağıra söylerim. "
"Off Berre off. Tamam sus , kalktım ya. Kadın da hiç kibar biri değildi. Giyimi kuşamı da hiç güzel değildi. Onun söylediklerini dinlemeni de tavsiye etmiyorum. Hatta tekrar oraya da gitmek istemiyorum, oldu mu ? Bir da bana gıybet yaptırdın, aferin Berre aferin!"
Ayaktaydım ama sallanıyordum. Cidden gözlerimi açmak işkence gibi geliyordu.
"Ahaha eminim çok kibar biridir ve böyle dediğine göre de kesin harika giyiniyor. Ve sen istesen de istemesen de benimle geliyorsun Nesibecim. Ya Allahım, ben ne giyeceğim şimdi?!"
"Hiç bir şeyin yok değil mi Berre? "
"Nerden bildin? "
Gülümsedim.
"Yeşil yeni aldığın büyük cepli uzun yeleği giy. İçine de bir şeyler uydurursun. Abdest alıp kendime geleceğim ben. Çabuk hazırlan yoksa uyurum bak ve asla beni götüremezsin."
Üstüme atladı ve kaburgalarımı ağlatana kadar sıktı.
"Tamam Berre tamam. Beni öldürmeden ben bir abdest almaya gideyim artık. " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ
SpiritualBurası kanın kızıllığının her karışına bulaştığı, gökyüzünün kana bulandığı yerdi . Burası ölümün insana nefesinden daha yakın olduğu yerdi . Gazze'de doğmak; doğuştan direnişçi olmaktı . Küfre, açlığa, susuzluğa, ölüme ve en çok da suskunluğa diren...