40.Bölüm// Bilet

1.6K 229 24
                                    

Koyu renkle yazılan yerler, zaten hemen anlayacağınız üzere Hamza'nın ağzından.

Nesibe'nin iyi olmadığını her halinden anlayabiliyordum. Bekler sanmıştım ama yanılmıştım. Beklememiş, hem de tek başına çıkıp hastahaneye gelmişti. Zaten yaşadıklarımın etkisiyle zihnimde şimşekler çakıyordu.

Kendime hakim olmaya ve sakin kalmaya çalışıyordum.

Onun güçlü kalamadığı her halinden belliydi, ben ise güçlü olmaya mecburdum.

Nesibe benden bir cevap beklediği sırada bir anda yere yığıldı ve ben de son hızımla hemşireleri çağırdım ve Nesibe'yi sedyeye aldılar.

Artık kendimi tutamıyordum. Sağ elimle sedyeye tutundum ve hemşirelerle birlikte giderken gözlerimden damlayan bir damla yaşa engel olamadım.

Nesibe, kurumuş dudaklarıyla , yarım açabildiği gözleriyle bana bakarak

''Abdullah..'' dedi.

Sedyenin demirini daha sert tuttum.

''Abdullah, kardeşlerime bir şey olmaz değil mi?'' diye sorduğunda engel olamadığım bir kaç damla daha yanaklarıma düştüğünde, Nesibeyi bırakmadan önce son adımımda,

''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun'' dedim.

Nesibeyi içeri aldılar ve ben de iki elimi gözlerimin bittiği yerlere koyup burnumu sıkarak sakinleşmeye çalıştım.

Bir banka oturup kendime gelmem için biraz bekledim.

***

Nesibe'nin odasına hemşireyle birlikte kontrol için girdiğimde, hemşire serumu çıkarırken ben de kenarda onlara bakmadan işini bitirmesini bekledim.

Hemşire yakın bir sürede uyanacağına ve bir sıkıntısı olmadığına dair bir şeyler söylediğinde içim bir nebze olsun rahatlamıştı.

Unuttuğum bir şey vardı.

''Sakinleştiricisini yaptınız mı?''

''Evet yaptık. Uyanınca daha büyük bir tepki verirse yeniden yapmamız gerekebilir. Çok ağır bir sakinleştirici değil.''

Başımı salladım.

Bir yandan hemen uyansın istiyordum, diğer yandan yaşayacaklarını düşününce hiç uyanmasa diyordum.

Hemşireyle birlikte odadan çıkıyorduk ki Atilla bey damladı.

Bir hesap vermesi gerekiyordu. İçeri girer girmez soluklanmasına izin vermeden sordum:

''Nasıl bir kıza sahip çıkamadın? Ya yolda başına bir şey gelse? Tek başına onca yolu hem de taksiyle gelmiş. Böyle mi yiğenine göz kulak oluyorsun sen?''

Kendimi Atilla denen şu herife saldırmamak için öyle zor tutuyordum ki.

''Acıktım dedi, canı pasta istemiş. Nereden bilebilirdim ki? Fark edince hemen aramaya başladım. Ne onun telefonu var bende ne senin, beni her şeyden uzak tutmaya çalış sonra da ..''

Gereksiz konuşmasını yarıda kestim.

''Nesibe pasta filan yemez. Hele kardeşleri bu vaziyetteyken lokma koymaz ağzına.''

''Afedersiniz Hamza hazretleri, o kadar tanıyamıyorum yiğenimi, nereden bilebilirim.?''

Sırf beni çıldırtmak için konuşuyordu sanki . Tüm kirli çamaşırlarını ortaya dökecektim, az kalmıştı ama şu an için daha önemli işlerim vardı. Değerli vaktimi ve dahi nefesimi bu adam için boşa tüketemeyecektim.

DİRENİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin