Selam'n Aleyküm. Yeni bölümü bekleyen herkesten özür dilerim, hakkınızı helal edin. Kafamı toparlayıp yazacak bir zaman bulamadım. Ve Gazze hakkında yazmak, diğer şeyler hakkında yazmaktan biraz daha zor. Bilgilere kolay erişemiyorum ve yanlış şeyler yazmaktan çok korkuyorum. Dualarınızı eksik etmeyin inşallah. Elimden geldiğince bundan sonra arayı açmayacağım. Multimedia 'daki defter ve yazı bana aittir. Bu hikayeyi okumaya devam eden arkadaşlara tekrar teşekkür ederim. Allah a emanetsiniz..
Tüm Mazlumlara ve bilhassa Gazze halkına selam olsun !..
"-Ablaa?"
Mutfakta kahvaltı hazırlıkları son hız devam ediyordu. Evet, mutfak genişti fakat yine de bu kadar misafiri kaldıramazdı. Erkekler ve çocukların bir kısmı salonda, kadınlar ve çocukların bir kısmı için de mutfakta sofra hazırlıyorduk.
"Efendim Ömer ?"
"Balkonda bir poşet buldum."
Eğer bir şeyimiz kaybolmuşsa, Ömer'e söylememiz yeterliydi. Her yeri didik didik ediyordu.
"Ne poşetiymiş o? Ver bir bakayım."
Berre atıldı.
"Ayy, nasıl unuturum ya ? Dün sana vermek için balkona götürmüştüm ama çıkmış aklımdan. Güzelliğin beni büyülüyor Nesibe!"
Kahkahası tüm mutfakta yankılanıyordu .
Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.Koluna sertçe vurdum.
''Bi sus ya. Ne var o poşetin içinde? İşin gücün dalga geçmek zaten.''
''Aç, kendin bak.'' hala gülümsemeye devam ediyordu.
Poşetin içinden bir hediye paketi çıktı. Dışından kitap olabileceğini düşündüm. Hızlı hareketlerle poşeti açtığımda, üzerinde Mescid-i Aksa resmi olan bir defter gördüm. Yaprakları krem renginde ve düzdü.
Sessiz bir tonda;
''Berre bu çok güzel.'' Dedim.
Resmen defterin kapağında kaybolmuştum. Adeta büyülenmiştim; resim bana o kadar çok şeyi birden hatırlatıyordu ki, yengemin bizi çağırmasıyla ancak kendime gelebildim.
"Nesibe, haydi kızım oturalım artık biz de, çok acıktık."
Kahvaltımızı ettikten sonra çocuklar okula gittiler. Amcam, Eniştem ve Abdullah işe; ben, halam, yengem, Berre, Zeynep ve Nurbanu da evde kaldık.
Biraz muhabbetten sonra yengemler pasta börek yapmak için mutfağa giriştiler. Elektrik kesintileri bazen de gündüz oluyordu. Bunun için vakit ve imkan varken işe koyuldular. Ben de çocukların başında oturmaya karar verdim. Berre zaten yengemlere bile iş bırakmadan büyük bir hevesle her şeyi yapardı.
Ads by UniDeals Ad Options
Zeynep ve Nurbanu kendi oyunlarına dalarken ben de sabah doğru düzgün inceleyemediğim defterimi çıkardım.
Dizlerimin üzerine koydum ve nazlı Kudüs'ü seyre koyuldum. Sahi kaç yıl olmuştu görmeyeli ? Yüreğimdeki yankıları, muhteşem akisi hiç geçmese de aynel yakin görmek istiyordu insan.
Defterin kenar kısmına bir de kalem tutturulmuştu.
İçimdeki bir dürtü yazmamı söylüyordu. Yazmak arınmak demekti. İçinde biriktirdiklerini dışına vurmak, bir nevi iç temizliği yapmak demekti. Peki yazınca geçer miydi? Geçecek miydi ? Geçseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ
SpiritualBurası kanın kızıllığının her karışına bulaştığı, gökyüzünün kana bulandığı yerdi . Burası ölümün insana nefesinden daha yakın olduğu yerdi . Gazze'de doğmak; doğuştan direnişçi olmaktı . Küfre, açlığa, susuzluğa, ölüme ve en çok da suskunluğa diren...