Gecikmeden dolayı özür dilerim. Part 2 yarın inşallah gelecektir. Part 1 ve part 2 eşit iki kısım değil, part 2 nin daha kısa olacağını tahmin ediyorum.
Ve 10k olmuşuz. Saymak istemem ama görünce mutlu oldum; nerden nereye dedim. Nasip kısmet.
Herkese, gönülden, çok teşekkürler!Hikaye boyunca Gazze'den bahsettim ama duyurularla ara ara Batı Şeria'ya değinmiştik. Geçen bölümde de bahsettim yine belirtmek istiyorum,
AKSA VE HALKI ÇOK ZOR GÜNLER YAŞIYOR. TAHAYYÜL SINIRLARIMIZIN ÇOK ÖTESİNDE, SİZİ TEMİN EDERİM. FOTOĞRAF VE VİDEOLARA BİLE ARTIK DAYANAMIYORUM.
ÇOK GÜZEL BİR SÖZ VARDI. KUDÜS'ÜN ETRAFINDA YAŞAYAN 250.000 MÜSLÜMAN VAR; KORUYAN SAHİP ÇIKAN,
HİÇ DÜŞÜNDÜK MÜ ONLAR VAZGEÇERSE NE OLUR? YA VAZGEÇERLERSE, YA YORULURLARSA, YA TERK EDERLERSE?
sanırım şimdi ne yapıyorsak aynını yaparız.. Hayırlı Geceler..
Ahmet onları ayırdıktan sonra Abdullah ile birlikte yanıma ulaşırken, Hamza da ben de olduğumuz yerde duruyorduk.
Ahmet biraz önümde, sağ yanımda durduğunda, Abdullah ona anlamlandıramadığım kaş göz işaretleri yaptı ve hiç bir şey demeden hışımla yanımızdan ayrıldı.
Ahmet, Abdullah'tan sözsüz tembihleri alırken, hastahaneye geri dönmek için hamle yapmıştı ki, Hamza'nın bize doğru bir iki adım atmasıyla geri döndü.
Sessiz bir 'Nesibe.' Derken Hamza, Ahmet onun dibine kadar girerek, sinirle yüzüne soludu.
''Bana bak Hamza efendi, Abdullah'ın değer verdiği biriyken kıymet veriyordum sana, Abdullah'la aranız bozulduğuna ve arkadaşlığınız bittiğine göre benim için hiç bir şey değilsin artık!''
Arkadaşlığınız bittiğine göre.. Onlar arkadaş değillerdi ki.. Onlar kardeşti..
''Eğer yengeye 1 metreden ötesinde yakınlık gösterirsen, inan seni bitirme işini Abdullah'a bırakmam. Söz dinle, uzak dur yengeden, anladın mı?!''
Ben nasıl bir insandım? Başta kendimin olmak üzere herkesin hayatını mahvetmekte ve insanları mutsuz, huzursuz etmekte üzerime yoktu. Eftarımda sürekli cinayet işleniyordu ve ben her seferinde hem katil hem maktul hem de şahid olabiliyordum. Ne zaman, nasıl olduğunu anlayamadığım olayların içinde kendimi bulmaktan yorulmuştum artık.
Ve yeni bir kavgaya daha hazır değildim.
''Ahmet, dönelim.'' Dedim.
Hamza'nın bakışları Ahmet'den bana çevildi.
Ahmeti göğsünden itip kendinden uzaklaştırarak;
''Bekleyeceğim Nesibe.'' Dedi.
Ahmet ise 'Hasbinallah' çekerek, yanıma geldi.
''Gidelim yenge.''
Adım atasım gelmiyordu, yürüyesim yoktu, dahası düşünesim ve nefes alasım..
''Yenge! Haydi!''
Belki sırf Ahmet zorladığı için değil, burada biraz daha kalırsam, gözleri sert ve kuru toprağı tırmalayan Hamza'ya, onu kıracak bir şeyler söylerim diye kendimi hareket etmeye zorladım. Arkamı döndüm ve Ahmet'in arkasından ilerlemeye başladım.
Çenemi sol omzuma yaklaştırıp, arkama bakttığımda, Hamza'nın da gözlerini üzerime çevirdiğini fark ettim.
Hamza , belki benim gibi, en az benim kadar yahut daha fazla acı çekmişti ve kalbi en az benimki kadar elemle yoğrulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİRENİŞ
SpiritualBurası kanın kızıllığının her karışına bulaştığı, gökyüzünün kana bulandığı yerdi . Burası ölümün insana nefesinden daha yakın olduğu yerdi . Gazze'de doğmak; doğuştan direnişçi olmaktı . Küfre, açlığa, susuzluğa, ölüme ve en çok da suskunluğa diren...