41.Bölüm- Part 2// Tünel

2K 213 23
                                    

Selamn aleyküm kardeşler, hayırlı geceler. Yanlışlarımız varsa affola.. Kısa bir şey söyleyip sizi bölümle bırakacağım inşallah. Finali de yine 2 part şeklinde yapmayı düşünüyorum çünkü yine biraz uzun.. ama onun dışında eğer başka istekleriniz olursa özel bölümler gibi(Mavi Marmara vs. gibi), belirtebilirsiniz. En yakın zamanda görüşmek duasıyla.. Dualarda buluşalım, Allah'a emanet olun..

Gözlerimi açtığımda kendimi tavan arasına benzer küçük, biçimsiz bir odada buldum. Doğrulmak istesem de buna gücüm yetmiyordu. Göz ucuyla odayı taramaya devam ettim. Eski bir somyanın üzerinde yatıyordum. Kahverengi ve krem puantiyeli battaniye bana kesinlikle Gazze'yi, hatta BM okullarında kaldığımız günü hatırlatıyordu.

Oda karanlıktı. Tavanda bir lamba asılıydı sadece. Loş ışık hüzmelerinin dağıldığı odada pencere namına bir şey yoktu. Aslında odada benden başka bir şey yoktu desem yeriydi. Sanki sadece benim kalmam için bir somya atılmış ve ışık açık bırakılarak oda terk edilmişti.

Vücudumu yokladım. Ayaklarımdaki sargıyı hissediyor ama ayaklarımı oynatamıyordum.

Belimde de bir şey sarılıydı. Sağ kolumu kaldırmayı başardım ve yüzüme götürdüm. Yüzümde yer yer elime gelen bir şeyler vardı. Ama yüzüme ne olduğunu henüz bilmiyordum. Hiç merak da etmiyordum. Aynaya bakacak cesaretim yoktu.

Çenemin altında da bir bant vardı. Ve sol kolum..

Uyandığımdan beri öylesine sızlıyordu ki.. Yavaşça kaldırdım.

Sargının üzeri kan doluydu. Dudaklarımı ısırdım.

Dikişlerim elbete ki açılmış olmalıydı.

Dudaklarımı ısırdıkça kurumuş damağım, susuzluğumu, susuzluğum da açlığımı hatırlatıyordu.

Ne kadar süredir buradaydım? Burası neresiydi?

Ve aniden fark ettiğim saçlarımla bir anda nasıl olduğunu anlayamadan doğruldum ve acıyla inledim.

Odanın dışından bir hareketlilik gelince de canımın deli gibi yanmasına rağmen battaniyeyi tutup kafama geçirdim.

''Kızım, evladım? İyi misin?''

Yaşlı bir teyze odaya girdi ve yanıma kadar geldi.

Battaniyeyi çekip bana bakınca bileğimi gördü ve,

''İghh kanıyor, Ummu Ömer, Yetiş!'' diye bağırdı.

Ömer dediğinde içimden yine bir şeyler kopmuştu ama tepki verecek halde değildim. Gücümü neredeyse sonuna dek kullanarak mırıldandım.

''Başörtüsü istiyorum.''

Teyze önce garip garip suratıma baktı.

Sonra kalkıp odanın dışına çıktı.

30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim, kumral, balık etli, kahverengi gözlü biri girdi odaya.

''Ay bakayım bi koluna! ''

Zaten her hareketimde canım yanıyordu, yine de önce yemeni getirmeleri için elimi kendime çektim,

''Bana yemeni verebilir misiniz?'' artık susuzluğun etkisiyle her bir harf dilime dolanıyor ve boğazımı keser gibi süzülüp damağımda parçalanıyordu. Cümlem biter bitmez öksürmeye başladım.

''Evde kimse yok kızım, kocan bile yok. Daha gelmezler, akşam olmadı. Hem evde bile değiliz. Burada seni kimse bulamaz.''

Kocamdan kastı Hamza olmalıydı. Sargısı olmayan sağ elimdeki yüzüğü şu an fark ediyordum.

DİRENİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin