Ertesi gün olduğunda kahvaltı yapıp Daniel ile çıkmıştık. Evin yakınındaki ormanda yürüyorduk. Biraz ilerlememiz ile su sesi duymuştum. Ardından da sesin kaynağını görmüştüm. Bir nehirden geliyordu. Güneşli havada çok güzel görünüyordu.
Nehirin üzerinde bulunan minik bir köprü ile karşıya geçtik. Biraz daha ilerlediğimizde bir açıklığa gelmiştik. Birkaç hedef görmemle ne için geldiğimizi tahmin edip ona döndüm. "Bunu yapamam."
"Denemelisin. Ne olacağını bilemeyiz. Her şeye hazır olmalısın."
Başımı iki yana sallayıp arkamı döndüm ve biraz ileri geri yürümeye başladım. Yanıma gelip beni durdurdu ve sarıldı. "Bunu öğretmeyi istemezdim ama senin iyiliğin için."
Başımı zar zor sallayıp onu dinlemeye başladım.
Anlatacakları bittiğinde silahı bana uzatmıştı. Titreyen ellerimle anlattıklarını uygulamaya çalıştım ama olmuyordu. Bunu o da fark edince elimden silahı alıp bana sarıldı. Ayrılıp yere oturdu ve elini hafifçe yere vurdu.
Yanına oturduğumda bana zaman vermek istediğini anlamıştım. Buna ihtiyacım da vardı.Yaprakların hışırtısı ve nehrin sesi huzur verse de az önceki durum bunu alıp götürüyordu.
"Bu nehir nereye gidiyor?" diye sordum belki kafam dağılır umuduyla.
Bana uyup "Merkeze akıyor. Dağlardan geliyor. " diye cevap vermişti.
Başka aklıma soru gelmeyince sessiz kaldım. O da bana uydu.
Dakikalar geçerken dayanamayıp "Sana bunu birine zarar vermen için değil kendini koruyabilmen için öğreteceğim. Belki de hiç kullanmak zorunda kalmazsın." demişti.
"Kendimi korumak için birisine zarar vermem gerekmeyecek mi? Dövüşle aynı şey değil bu."
"Austin zarar görecek olsa da mı kullanmazsın? Duncan'ın kime zarar vereceğini bilemeyiz. Bizler zaten kullanmayı biliyoruz ama ya yanında Austin olursa?"
Gözlerinin içine baktığımda haklı olduğunun farkındaydım ama işte ama vardı.
Kararsızlıkla ve kısık sesle "Kullanmak zorunda kalmam değil mi?" diye sordum.
Üzgünce "Umarım. Umarım kalmazsın." demişti.
O gün dışında da birkaç gün daha ormana gitmiştik. Beni çalıştırmıştı. Her ormana gideceğimizde kendimi çok kötü hissediyordum. Bunların bitmesini istiyordum.
*
Hastaneden çıkışımın üzerinden yaklaşık 7 hafta geçmişti ve ikna edemediğim için hâlâ onlarla kalıyordum. David de onlar ile aynı fikirde olduğu için bu kadar zorlanmıştım.Bugünse George'un abisi Michael'ın düğünü olduğu için akşam herkes oraya gidecekti. Kuzenimizmiş. Bu yüzden beni de davet etmiş ama tanımadığım için gitmek istememiştim. Daniel benim gitmeyeceğimi duyunca gitmekten vazgeçmişti. Benim yüzümden vazgeçtiği için gitmek istiyorsa gidebileceğimizi söylesem de zaten düğünleri sevmediğini söylemişti. Bizim evde tek kaldığımızı öğrenen David de bizimle kalacağını söylemişti.
Jonathan ve kardeşleri çok yakın oldukları için onlar da gidiyorlardı.
Onları Daniel ile yolcu ettikten sonra David gelmişti. Biraz beraber oturduktan sonra telefonumun odada kaldığını fark ettikten sonra odaya çıktım. Telefonu elime aldığım anda elektrikler kesilmişti.
Yağan sağanak yağmur ve çakan şimşekle korku filminin bir sahnesi gibiydi. Kapıyı açtığım anda silah sesi ve Daniel'ın "Olduğun yerde kal ve saklan Su." diye bağırdığını duymuştum. Birkaç defa gelen silah sesiyle birine haber verip yardım çağırmam gerektiğine karar verdim. Hızla bu durumun üstesinden en iyi geleceğini düşündüğüm Dean'i aradım. Anında açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Tesadüf Belki Kader
General Fiction*TAMAMLANDI* Garip olaylar silsilesi Gerçek ailem 20.12.2022 (Başlangıç) 16.07.2023 (Bitiş) Not: Kapak yapamadığım için böyle.