22.Bölüm

220 10 2
                                    

David kucağında Su ile içeriye geçtiğinde onu yavaşça koltuğa bırakmıştı. O sırada Su annesini ve babasını fark etti. O şaşırmış dururken ikisi de yanına gelip ona sarıldı. Su saçlarına konan öpücüklerin hangisi tarafından olduğunu anlayamasa da çok mutluydu. Kendini küçük bir çocuk gibi hissetmişti ve bundan şikayetçi değildi. Gülümsedi.

Ayrıldıktan sonra bir yanına annesi diğer yanına babası oturmuştu. İkisi de onun saçlarını okşarken gözleriyle kontrol ediyordu.

Boğaz temizleme sesiyle duraklayıp devam ettiler. Sesin kaynağına baktıklarında Henry olduğunu fark etmişlerdi.

"Annem, kuzum iyisin değil mi yavrum?"

Başını salladı Su.

"Sana bir şey söylememiz gerekiyor." dedi babası.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu endişeyle.

İkisi de ağzını açıp kapatıyordu ama bir şey söyleyemiyorlardı.

"Onları da ilgilendiriyor değil mi?". Bunu sormuştu çünkü öyle olmasa ailesinin yalnızken konuşacağını biliyordu.

Başlarını salladılar. David önünde dizlerinin üstüne çöküp ellerini tuttu. "Onlar senin ailen."

Su anlayamayarak anne ve babasına baktı. En sonunda David'e bakıp "Nasıl yani?" diye sordu.

David her şeyi ona anlattığında şaşkınca etrafına bakmaya başlamıştı. Şu an tepki veremiyordu. Zihni algılamak istemiyor gibiydi. Bu hem hiçbir şeyi hem de her şeyi değiştirirdi.

"Beni evime götürür müsün?" diye sordu David'e.

David buna ihtiyacı olduğunu bilse de yapamazdı. "Burada güvende olacaksın. O yüzden götüremem."

Yıllar önce onlardan alınmışım. Nasıl güvende olacağım demek istese de kimseyi kırmak istemediği için sustu.

Sessizce salonda oturulurken annesi çıkıp gelmişti. Elinde bir tepsi vardı. Yanına oturup çorbayı içirecekken Su'yun "Kendim içebilirim." demesiyle tepsiyi kucağına bırakmıştı. Annesinin yaptığı çorbayı içerken herkesin onu izlediğinin farkındaydı. David de hâlâ aynı yerde durmuş onu izliyordu. Onun hâlâ bu konuya tepki vermemesi onları endişelendirmeye başlamıştı.

Çorbasını bitirdiğinde annesi tepsiyi alıp götürürken o da David'e bakarak "Her şeye rağmen David'i suçlamanız bence hiç hoş ve doğru değildi." dedi.

Peter alayla gülünce ona baktı. "Bu konuda tek söyleyeceğin şey bu mu?"

"Daha bugün hastaneden çıktığımın farkındasın değil mi? Anlattıklarınız konusundaki en büyük kanıtlardan birisine şahit oldum." dedi sakince.

Peter devam edecekken Patrick onu susturmuştu. Bunu fark eden Su ona baktığında tanıdık geldiğini fark etmişti. Dikkatle yüzüne bakarken David "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

Su başını iki yana sallayıp "Sadece tanıdık geldi." dedi. Son kez kumral saçlarına bakıp David'e döndü.

David "Jonathan ve Peter'ın kardeşi."

Su başını iki yana salladı. "Onlardan dolayı değil. Sadece bir anlığına... Neyse boşver."

Annesine döndü. "Siz ne zaman geldiniz?" diye sordu.

"Dün geldik. David bize haber verince bazı şeyleri halledip geldik."

Başını sallayıp babasına baktı. Gülümseyip ona sarıldı. "Toprak nerede?"

"Çok gelmek istese de biliyorsun dersleri var. O yüzden evde kaldı."

Henry kıskansa da bir şey diyemiyordu. Yıllarca babasıydı sonuçta. Ona değer verdiği de belliydi. Sadece kendisiyle kuracağı bağın başkasıyla kurulduğunu görmesi onu duygulandırmıştı. Carol'a baktığında göz göze geldiler. Burukça gülümsedi ikisi de. Ardından kızlarına dönüp onu izlemeye başladılar.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin