52.Bölüm

134 2 0
                                    

*Önceki bölümlerden soru işareti kaldı mı bilmiyorum. Umarım kalmamıştır. İyi okumalar.*

Efe çok sevdiği için bahçeye diktiğim çileklerden olanları topluyorum.

Yeteri kadar topladıktan sonra içeriye girdim. Mutfağa girdikten sonra çilekleri tezgaha koyduğumda içeriye Ece girmişti.

Efe ve Ege Jonathan ile alışverişe gitmişti. Ece gitmek istememişti.

"Anneeeee gel oynayalım." Elimden tutup beni odaya kadar çekiştirmişti. Dolabımı açıp çok fazla olmayan elbiselerden birisini çıkartıp "Bunu giy." demişti.

Odadan çıktıktan sonra elbiseyi giyip ona seslenmiştim. "Ececim, giydim bir tanem." İçeriye girdiğinde benim gibi elbise giydiğini görmüştüm. Saçlarımı yarım bir şekilde toplayıp "Ne yapıyoruz şimdi?" diye sordum.

Ece gülümseyip "Anne çok güzel oldun. Belle benziyorsun." deyip beni çekiştirmeye başlamış ve sorumu duymazdan gelmişti.

Beraber evcilik oynamıştık. Sonrasında çizgi film izlemiştik. Şimdiyse dans edip şarkı söylüyorduk ki kapıda bizi izleyen Jonathan, Ege ve Efe'yi görmüştüm. Üçünün de bakışları gülümsetmişti beni. Durdum. Benim durmamla Ece de durup onlara baktığında Ege ve Efe koşarak yanımıza gelmişti. Üçüzler kendi aralarında dans ederken Jonathan gelip kolunu belime sarmıştı. Ellerim omzularının biraz aşağısındayken göz gözeydik. Her zamanki gibi çok güzel bakıyordu.

Akşam uyku vakti geldiğinde benden masal okumamı istemişlerdi. Bir masal kitabı alıp okumaya başlamıştım. Benim sesimi seviyorlardı. Bebekliklerinde uyumadıkları zamanlarda bazen onlara şarkı söylerdim.

Masal bitmesine rağmen üçü de uyumamıştı. Ege birden "Anne bizi hiç bırakmayacaksın değil mi?" diye sorduğunda şaşırmıştım.

"Nereden çıktı kuzum bu?"

"Arkadaşımızın annesi uzağa gitmiş. Sen gitmezsin değil mi?"

Bir şey diyememiştim. Ne olacağını bilemezdik ve ben tutamayabileceğim sözler veremezdim. Kazası, hastalığı gibi şeyler vardı.

O sırada odaya giren Jonathan kurtarmıştı beni. "Hadi uyuyun bakalım." Birer iyi geceler öpücüğü verip odamıza gitmiştik.

Işığı kapatıp yattığımda bana sarılmış ve "Ne düşündüğünü biliyorum. Düşünme." deyip saçımdan öpmüştü.

**
Şu an toplantıdaydık. Cihazın işe yaraması için Zack'e yakın durmam gerekiyordu. Son zamanlarda telefonun güvenliğini arttırmıştı. David daha kolay sızabilmek için bunu vermişti. Dosyayı incelerken gözüme kestirdiğim yeri sorgulamaya başladığımda Zack kafası karışmış bir şekilde bana bakıyordu. Gerçekten de sıkıntılı bir yerdi. İşimi kolaylaştırmıştı.

Hem anlatmak hem de cihaz için yakınına gittiğimde bir elimle sıkı sıkı cihazı tutuyordum. Diğer elimle dosyayı işaret ederken tüm gözlerin üzerimde olduğunu biliyordum.

Dakikalar geçerken işimiz bitmişti. Arabaya binmeden önce Jonathan "Bizim bir işimiz var." deyince gerilmiştim. Cihaz hâlâ elimdeydi. Sıkı sıkı tutuyordum.

Oradan biraz uzaklaştıktan sonra kenara çekip durmuştu. Biraz durduktan sonra elini elime atıp yavaşça parmaklarımı açmıştı. Cihazı eline alıp incelerken "Telefona mı sızmak istediniz?" diye sormuştu. Yavaşça başımı salladığımda "Neden benden yardım istemiyorsun. Tek başına yapmak zorunda değilsin." demişti. Sessiz kaldığımda başını direksiyona yaslamıştı. Sessizce "Benim dışımda kimse fark etmiyor. Tek başına çabalıyorsun. En azından ben yardım edeyim." demişti.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin