*Finale birkaç bölüm kaldı.*
**
Ertesi sabah da erkenden uyanmıştık. Daha sessiz bir şekilde denize gittik. Bu sefer de girmem biraz uzun sürünce dünkü gibi yapmış beni omzuna almıştı. Tekrar yüzeye çıktığımızda "Yapma demiştim." dediğimde burnumdan öpmüştü.
Üşüdüğüm için ona sarılınca güldüğünü duymuştum. Kolları beni sardıktan sonra eli saçımı bulmuştu.
Biraz ilerledikten sonra belimden tutup "Baş başa olsun isterdim ama neyse. Seninle her şey güzel." demişti. Kollarım boynuna sarılıyken birbirimize bakıyorduk. Alınlarımızı birleştirdiğinde gözlerim kapanmıştı. "Bu anda kalabilsek." diye fısıldamıştı. Gülümsedim.
Alınlarımızı ayırdığında gözlerimi açtım. Gözlerim gözleriyle buluştuğunda gülümsemem büyümüştü. Onun yüzünde de kocaman bir gülümseme vardı. Belimdeki ellerinden birisini çekti. Ardından cebinden bir şey alıp bana uzattı.
Bir taştı. Kalbe benziyordu. "Taş toplamayı sevdiğini biliyorum. Annen küçükken plaj çantasına taş doldurduğunu söylemişti."
Bir elimle taşı alıp inceledikten sonra "Senden sahilde alsam." demiştim. Başını sallayıp biraz durdu. Eline taşı bırakırken elimi tutup "Eğer bir gün olur da." dedikten sonra sustu. Devam etmek istemiyor gibiydi. Gözlerine baktım. "Olur da sevgimiz biterse bana bu taşı ver. O zaman gerçekten inanırım." demişti.
Başımı iki yana sallayıp "Neden böyle söylüyorsun?" diye sorduğumda "Aylardır göz ardı ettiğimiz bir gerçek var. Ne olur ne olmaz sadece ikimizin bildiği bir şey olsun istiyorum." demişti.
Taşı cebine koyduktan sonra sıkıca sarılmıştım. Biz öyle sarılırken birden kendimizi suyun içinde bulmuştuk.
Yüzeye çıktığımda öksürmeye başlamıştım. Biraz sakinleştiğimde kim olduğuna bakınca James olduğunu görmüştüm. Üstümüze atlamıştı. Jonathan da onun üstüne atladığında onlardan uzaklaşmaya başlamıştım.
Birden belimden tutulmamla beni tutan kişiye dirsek atmıştım. Ses duyduktan sonra belimdeki eller çekilmişti. Dönüp o kişiye baktığımda Albert olduğunu görmüştüm.
Gülmeye başladığında şaşkınca ona bakmaya başlamıştım. Gülüşlerinin arasında "İyi iyi. Yabancı da olabilirdim. Bu yoldan devam." demişti.
Omzuna yumruk attığımda gülmesi durmuş şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. "Bana mı vurdun?" diye sorduğunda başımı sallamıştım. Şaşkın ifade yerini gülümsemeye bırakırken üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Ben geri geri yürürken birisine çarpmamla o kişiden özür dilemek için dönmüştüm.
"Özür dilerim." dediğimde adam gülümseyerek "Önemli değil." demişti. Tanıdık gelen simayla adamın yüzüne bakmaya devam ederken o da bana bakıyordu.
"Su?" dediğinde tanıyamamıştım.
"Yener ben." dediğinde kim olduğunu anlamıştım. Gülümsediğimde o da gülümsemişti. Yener ile lisede aynı sınıftaydık. En son onu gördüğümden beri oldukça değişmişti.
Biz sohbet ederken arkamdan gelen homurdanmayla Albert'a bakmıştım. Kıstığı gözleriyle Yener'e bakıyordu. Çaktırmadan çimdiklememle oflayıp kolunu tutmuştu.
Yener yanındaki Sedef'i gösterdiğinde gülümsemiştim. O da bizim lisedendi. İkisi o dönemler sevgili olduğu için sık sık sınıfa geliyordu. Tanıyordum onu. Şimdiyse evlilermiş. Yeni ve aile arasında olduğu için duymamışım. Ya da eskisi kadar iletişim içinde olmadığımız için de olabilirdi. Yaşananlar dışında başka ülkede olmam da oldukça etkiliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Tesadüf Belki Kader
General Fiction*TAMAMLANDI* Garip olaylar silsilesi Gerçek ailem 20.12.2022 (Başlangıç) 16.07.2023 (Bitiş) Not: Kapak yapamadığım için böyle.