25.Bölüm

225 11 2
                                    

Su yavaşça salıncağı durdurup hırkayı çözdü. Kucağında Austin ile kalktı. Onu yere bırakıp karşısında diz çöktü.

"Benimle kek yapmak ister misin?"

Austin heyecanla başını sallayıp mutfağa doğru koşmaya başladı. Su gülümseyerek onun peşinden gittiğinde James ile Jonathan tek kalmıştı.

*
Su yumurtaları kırıp şekeri ekledi. Mikseri çalıştırıp Austin'in ellerini mikserin üzerine koydu. İrileştirdiği gözleriyle gülümseyerek kaba bakan Austin'e bakarken aklına bahçedeki konuşma geliyordu. Düşünmek istemediği için başını iki yana sallayıp Austin'in yanağından öptü. Beraber diğer malzemeleri ekleyerek karıştırmaya devam ettiler.

Hazır olduğunda fırına atıp saat kurdular. Austin diğerlerine anlatmak için koşarak içeriye gittiğinde Su gülümseyerek peşinden baktı. Yeni bir kap çıkarıp poğaça yapıp onu da fırına attı. Onlar pişerken dolaplarda örtü aramaya başlamıştı.

"Ne arıyorsun?"

Yerinde sıçrayıp kalbini tuttu ve Jonathan'a baktı. Birkaç defa nefes alıp verdi. "Austin ile piknik yapmak istiyorum. O yüzden sermek için bir örtü arıyordum."

Jonathan gülümseyerek başını sallayıp bir dolaptan örtüyü çıkarttı ve ona verdi. Su gülümseyerek örtüyü alırken "Evde top var mı?" diye sordu.

"Austin'in var diye biliyorum. Ona sorman daha iyi olur?"

Başını sallayıp teşekkür etti ve Austin'in yanına gitti. Austin herkesle beraber oturuyor ve hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu. Yanakları kızarmıştı. Su'yu görünce dişleri görünecek şekilde gülümseyip ona doğru koştu.

Su onu kucağına alıp "Topun var mı?" diye sorduğunda hızla başını salladı. Su onu yere bıraktığındaysa odasına doğru koşmaya başlamıştı. O gittikten sonra Su herkesin burada olduğunu hatırlayıp gergince bir şey demeden mutfağa geçti. Pişen keki ve poğaçaları tabaklara koyarken yanına uğrayan Hannah'a Austin ile piknik yapmak istediğini söylemişti. Hannah oğlu halası ile vakit geçireceği için çok mutlu olmuştu. Yardım edecekken Matthew'in ağlaması ile onun yanına gitti.

Su kendisi için demlediği çayı ve Austin için meyve suyunu bardaklara koydu. Bahçeye çıkıp salıncağın olduğu ağacın altına örtüyü serdi. Tek tek tabakları ve bardakları da çıkardığında Austin de elinde topuyla gelmişti. Su bağdaş kurup oturduğunda Austin de aynısını yapmaya çalıştı ama başaramayıp arkaya doğru düştü. Su gülmek istese de dudağını ısırıp kendini engelledi. Onu alıp dizine oturttu.

Poğaçayı bir peçete ile tutup ona verdi. Austin minik minik ısırarak poğaçayı yerken etrafa bakıyordu. Eve doğru baktığında babası ve amcalarını fark etti. Gözlerini büyükçe açarak "Hala babam ve amcalarım da gelse olur mu?" diye sordu.

Su biraz düşünüp başını salladı. Austin "Babacım ve amcalarım siz de gelsenize." diye bağırdı. Onlar şasırıp kaldığında Austin tekrardan onlara seslenmişti. Kendilerine gelip mutlulukla yanlarına geldiler. Thomas, Daniel, James ve Albert vardı. Diğer ikisi çekindikleri için gelmemişlerdi.

Onlar da Su gibi bağdaş kurup oturduklarında Su tabaklara baktı. Austin'i Thomas'a verip "Geliyorum." dedi. Mutfağa geldiğinde büyük bir tepsi alıp kek ve poğaçalardan koydu. Tabaktakilerin yetmeyeceğini düşünmüştü. Çay da doldurduğunda yavaş yavaş bahçeye doğru adımlamaya başladı.

Tepsi taşımayı hiç sevmezdi. Çoğu zaman tepsideki sıvıları dökerdi. Onun yavaş yavaş ilerlediğini gören Hector çekinerek yanına gelip "Taşımamı ister misin?" diye sordu.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin