8.Bölüm- İhtimal ve gerçek
Evime geldikten sonra iş ilanlarına bakarken iki gün önce gelen ve gözümden kaçan mail gözüne takılmıştı. İş teklifiydi ve bugün istifa ettiğim firma kadar da büyüktü. Bu yüzden buna anlam veremedim. Aralarında bir rekabet olduğu için bu teklifin olduğunu düşünmüştüm.
Hemen maile cevap yazdım. Gurulduyan midemle kalkıp bir şeyler atıştırdım. Öylece boş boş geçen günün sonunda maillerimi kontrol ettiğimde o firmadan yarın görüşme yapabileceğimiz ile ilgili cevap geldiğini görmüştüm. Üzerimden bir yük kalktığını hissetmemle yüzümü bir gülümseme kaplamıştı.
*
Herkes evdeydi ve aramanın durdurulduğunu duymuştu. Üzgunlerdi.Peter "Her şey o adamın istediği gibi oluyor."
Öyleydi. Kimse aksini söyleyemezdi.
Jonathan "Onun mutlu ve iyi olduğunu söyledi. En azından bunu biliyorsunuz."
Albert üzgünce gülüp "Bunu bizim sağlayıp korumamız gerekirdi." dedi.
Konuşma devam ederdi ama Austin'in gelmesiyle hepsi sustu. Paytak adımlarıyla koşa koşa babasının yanına gelmişti. Thomas onu kucağına alıp sıkı sıkı sarıldı.
"Baba?"
Kendine çevirdi yüzünü Austin devam etti. "Halama gidelim mi? Bu sefer Matthew de gelsin. Çok ağlıyor ya mutlu olur belki."
Yutkunup Jonathan'a baktı. Jonathan telefonunda bir şeyler yaptığında telefonundan mesaj sesi gelmişti. Mesajı açtığında bir adres olduğunu gördü. Jonathan'a dudaklarını bastırarak gülümsedi. Hiçbir şey demeden kucağında Austin ile salondan çıktı. Matthew'in yanına geldiklerinde annesi ile uyuduğunu görmüştü. Kıyamasa da Hannah'ı uyandırdı. Uyuyorken gitmek daha iyi olurdu. Hannah çocukları hazırlarken Thomas da üstünü değişti. Çocuklarının yanına gitti. Matthew'i kucağına alıp Austin'in elinden tuttu.
Arabaya binip yola çıkmadan önce üzgünce dikiz aynasında çocuklarına baktı. Matthew uyuyordu. Austin ise heyecandan kıpır kıpırdı.
Arabayı çalıştırıp adrese sürerken yolun yarısında Matthew uyanıp ağlamaya başlamıştı. Austin saçlarını okşuyordu kardeşinin.
Adrese geldiklerinde arabayı uygun bir yere park edip çocukları aldı. Arabayı kilitleyip binadan içeriye girdi. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkıyorlardı Austin'den dolayı.
Dairenin önüne geldiklerinde zili çalıp beklemeye başladılar. Austin yerinde duramıyordu. Ağlayan Matthew'in sesi ise tüm binada duyulabiliyordu.
Kapı kısa sürede açılmış ve Matthew kucağından alınmıştı. Hemen susan bebekle kapıyı iyice açıp içeriye girdi. Austin'in ayakkabılarının çıt çıtını açıp çıkardığını ve peşinden gittiğini gördüğünde şaşırmıştı. Kendi ayakkabılarını çıkarıp kapıyı kapattı. İçeriye girdiğinde iki oğlunun da gülümsediğini görmüştü. Bakışlarını yüzünden çekmiyorlardı.
Su ona bakmadan "Bu miniğin ağlamasını durduramadığınız için gelmişsiniz." dediğinde telefonuna aynı anda mesaj gelmişti. Jonathan'dandı. Ona Matthew'in ağlamaması için her şeyi denediklerini ama başaramayınca son çare olarak oraya geleceklerine dair bir mesaj attığını yazmıştı.
Başını kaldırıp onlara baktı. Tahminim doğru mu acaba? Bu yüzden mi onu istiyorsunuz? Bizim hissedemediğimizi mi hissediyorsunuz? diye düşündü.
Susadığını hissettiğinde "Su alabilir miyim?" diye sordu. Başını salladığında zaten küçük olan evin girişinde gördüğü mutfağa gitmek için ayağa kalktığında bilgisayar ekranındaki açık maili ve maildeki logoyu gördü. Özeliydi yapmamalıydı biliyordu ama duramadı. Bilgisayarın önünde durup maili okudu. Ona baktığında kendisinin bu yaptığını fark etmediğini görmüştü. Sinir ve şaşkınlıkla mutfağa gitti. Bir bardak soğuk su içti.
İçeriye döndüğünde kalktığı yere oturup halıya yere bakmaya ve onların seslerini dinlemeye başladı. En sonunda ses gelmediğinde başını kaldırıp onlara baktı. Çocukları uyumuştu. Su ise bir Austin'in bir Matthew'in saçlarını okşuyordu. İyice uykuya daldıklarına emin olduğunda "Buna bir çözüm bulmalısınız." dedi.
"O firmada işe giremezsin."
Su anlayamamıştı. Thomas bakışlarını bilgisayara çevirdiğinde oraya baktı. "Neden?"
"Bana güvenmiyorsun o yüzden ne söylesem boş. Sen David'e sor. O söyler nedenini."
"Arkadaş oldugum için bile bana bakışları öfke doluydu evdekilerin. Siz onlar gibi düşünmüyorsunuz sanırım."
"Düşünmüyorum. Ebeveynlerin suçlarını çocuklardan çıkaramayız."
Su "Babası size çok mu zarar verdi?" diye sordu kararsızca.
"Çok."
"Onların da en az sizin kadar yara aldıklarını göremiyor olmalılar. Bakışlarından bile hissettikleri eksikliği anlayabilir dışarıdan birisi."
Thomas bir süredir zihninde dönüp duran soruyu sormak istiyordu. "Cevap vermek zorunda değilsin ama merak ettiğim bir şey var. Ailen ile çok mu mutluysunuz?" Bu alakasız soruyu garipseyen Su cevap vermedi ama ailesinin lafının geçmesiyle gözlerinin ışıl ışıl okuması ve yüzüne bir gülümseme yerleşmesiyle buruk bir gülümseme yayıldı Thomas'ın yüzüne. Eğer kardeşiyse mutlu bir çocukluk geçirmişti. Bu yüzden onları kabullenebileceğine pek ihtimal veremiyordu.
Yavaşça kalktı yerinden Austin'i aldı kucağına. "Matthew'i sen getirir misin?"
Beraber çıktılar evden. Arabaya geldiklerinde çocukları bıraktılar içeriye. Thomas ayakkabısını yarım giymişti kucakları dolu olduğu için. Onu düzeltirken alttan bir bakış atıp "David'i ara lütfen." dedi. İşi bittiğinde arabanın kapısını açacakken durdu. Su'yun hâlâ onları beklediğini fark etmişti. "Geç içeriye. Saat geç oldu ve hava soğuk."
Su kararsızca ona baksa da başını sallayıp eve gitti. Thomas o binaya binene kadar bekledi.
Arabasına bindiğinde Dean'a mesaj attı. Eve giderken aklında Su'yun kardeşi olma ihtimali vardı. Git gide artan inancıyla bir an önce Dean ile konuşmalıydı. Öyleyse dedikleri gibi tehlike hızla ona yaklaşıyordu.
*
Çocuklarını eve bırakıp geri arabasına bindi ve buluşacakları yere sürmeye başlamadan önce ona telefonunu arabada bırakmasını yazdı.
Buluşma yerine geldiğinde telefonu arabaya bıraktı. Arabadan inip bir süre yürüdü.
Ağaçların arasındaki bir açıklığa geldiğinde ağaca yaslanıp yere bakan Dean'ı görmüştü.
"Bu defa dürüst ol. O değil mi?"
Dean gerilmişti. Ne kafasını kaldırdı ne de bir şey dedi.
"O değil mi kardeşim?"
Cevap vermedi Dean. Thomas bunun bir evet demek olduğunu anlamıştı.
Bir yanı mutlu bir yanı üzgündü.
"Ona söyleyemezsin. Kimseye söyleyemezsin."
Thomas onun haklı olduğunu biliyordu. Nedenini bugün fark etmişti.
Thomas "O adamın firması iş teklif etmiş. David'e söyle vazgeçirsin." diyip arkasını döndüğünde Dean'in "Onun evine bir daha gitmeyin." demesiyle durmuştu.
Ne karşı çıkabiliyor ne de kabullenebiliyordu bunu. 24 yılın hasretini gideremeyecekti o adam yüzünden. Arkasını dönüp Dean'a baktı. Dean onun önüne geldi. "Yapabileceklerinin bir kısmına siz de şahit oldunuz. Ona bir şey olmaması için bunu yapın. Onu düşünmeyecekseniz kendinizin nasıl etkileneceğini düşünün."
Başka konuşma olmadan durdular bir süre. Sonra anlaşmış gibi aynı anda araçlarına gittiler.
Thomas arabanın içinde oturdu bir süre düşündü. Çocuklarının hissettiğini hatırlayınca burukça gülümsedi. Bu gerçeği ailesine söylemek isterdi ama Dean haklıydı.
Arabayı çalıştırıp yola çıkarken aklında yarın ilk iş Su'yun eski iş yeriyle görüşmek vardı. Kardeşini o adamdan uzaklaştıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Tesadüf Belki Kader
General Fiction*TAMAMLANDI* Garip olaylar silsilesi Gerçek ailem 20.12.2022 (Başlangıç) 16.07.2023 (Bitiş) Not: Kapak yapamadığım için böyle.