7.Bölüm- Onun için

770 34 0
                                    

7.Bölüm- Onun için

Elimdeki kağıt ile binanın önünde bekliyordum. Kararsız değildim. Sadece biraz gergindim. Hemen iş bulamayabilirdim ama kendime saygım için bunu yapmalıydım.

İlerlettim adımlarımı. Daha fazla vakit harcamama gerek yoktu. İçeriye girdiğimde neredeyse kimse yoktu. Saate baktım. Daha mesainin başlamasına vardı. Ben gece uyuyamayınca kalkar kalmaz buraya gelmiştim.

Asansörün önüne geldiğimde bu katta olduğunu görmüştüm. Bindim ve kat düğmesine bastım. Nedense normalden daha yavaş çıkıyormuş gibi gelmişti bana. Nihayet kata geldiğimde Lily dışında kimse yoktu. Yanına gittim. Beni gördüğünde içeriye geçip masaya bırakabileceğimi söyledi. İçeriye geçtiğimde karanlık olan odanın lambasını yakıp masaya ilerledim. Tam görebileceği şekilde kağıdı masaya yerleştirmiştim. Bıraktığım kağıdı tekrardan elime alıp yazanları okudum. Bir sıkıntı çıkmayacağına inandığımda kağıdı aynı şekilde bıraktım.

Lambayı ve kapıyı kapatıp Lily'le vedalaşıp asansöre ilerledim. Asansörün önüne geldiğimde kata gelmek üzere olduğunu fark etmiştim. Kapının açılmasını beklerken telefonuma baktım. Mesai neredeyse başlamak üzereydi. Fark etmeden çok zaman harcamıştım. Asansörün kapısı açıldığında Jonathan, James, Thomas ve Hector ile karşılaşmıştım.

Dudaklarımı birbirine bastırıp onlar inene kadar başka yerlere baktım. İndiklerinde binip düğmeye bastım. Kapı kapanmadan önce onlara baktığımda hepsinin üzgün olduğunu fark etmiştim.

Binadan çıkar çıkmaz düşüncelerimi dağıtması için kulaklığımı taktım. Açtığım rastgele şarkıyla durağa yürürken garip bir hisle başımı kaldırıp etrafa baktım. Sanki birisi beni izliyormuş gibi hissetmiştim ama kimsenin olmamasıyla bana öyle geldiğini düşünüp önüme döndüm.

Evime geldiğimde üstümü değiştirip kendimi yatağa bıraktım. Normalde uyandıktan sonra ve gün içinde uyuyabilen birisi olmasam da son zamanlarda kendimi uykunun kollarına bırakıyordum. Belki kırgınlığımdan ve üzüntümden kaçıyordum. Belki de gelecekteki günlerden.

*
Asansörden indikten sonra Jonathan odasına geçtiğinde diğerleri de peşinden gitmişti. Masaya ilerleyip kağıdı aldı.

Üzgündü. İçten içe umudu vardı, vazgeçer diye ama vazgeçmemişti.

Thomas gelip kağıdı elinden aldı. Ne olduğunu anladığında bakışları Jonathan ile kesişti. İnatçı dedi içinden. Bizim gibi inatçı ve de gururlu.

Jonathan "Kağıdı verir vermez hemen işten çıkabileceğini söylemiştim." diyerek gidişini açıklamıştı.

Başlarını salladılar anladıklarını belirtmek için. Thomas'ın aklında nasıl kardeşi olup olmayacağını anlayabileceği vardı. Austin ve Matthew'i bahane olarak kullanmayı düşündü.

"Austin'e onun halası olmadığını söylemelisiniz. Bizimle çocuklar için bile olsa görüşeceğini düşünmüyorum." demişti.

Thomas'ın yüzü asılmıştı. Onlar kimlerdi ki onlarla bir daha görüşecekti. Belki de öz ailesi diye bir düşünce dolaşıyordu Thomas'ın zihninde. Bu yüzden bir tepki vermedi ona.

İlerleyen zamanda normal rutine ve programa uyarak çalışmaya devam ettiler. Öğle arasına yakın bir telefon sesi doldurdu kulaklarını. Telefon Thomas'ındı. Arayan ise Dean'dı. Kaşlarını çattı bu duruma. Hızla açtı ve onun konuşmasını bekledi. "Konuşmalıyız."

"Buraya gelebilirsin."

Telefonun kapanma sesi doldurduğunda yola çıktığını anlamıştı.

Hector "Kimdi?"

"Dean."

Dean gelene kadar konuşmadan işleri ile ilgilendiler. Dean içeriye girdiğinde boş olan yere oturdu. Konuşmadan durmasıyla odadaki gerginlik artıyordu.

Hector "Konuşmayı düşünüyor musun?"

Derin bir nefes aldı işe yaramayacağını bilerek.
"Babam bir şeyler peşinde. Kardeşinizle ilgili."

Hepsinin ilgisini çekmişti sözleri. Devam etti konuşmaya. "Onu daha fazla aramayın. O onun için bir koz. Bu yüzden zarar görmez ama onu bulduğunuz anda zarar görecek. Onun için bu arayışı sonlandırın."

James, Hector ve Thomas öfkenmişti bu sözlere. James "Bunu bizden isteyemezsin."

Dean "Benim için değil. Onun için."

Thomas "Kim olduğunu biliyorsun. David de biliyor. Bu konuşmandan sonra onun Su olduğunu düşünmeye başladım."

Dean gerilmişti bu sözlere. Belli edemezdi gerginliğini. Onun için diyip derin bir nefes aldı.

"O değil. Sadece" ne diyeceğini düşündü. Bir şey diyemezdi ama denemeliydi. "Bilmediğiniz şeyler var. O mutlu ve iyi. Siz yaklaştıkça tam tersi olacak. Ben sadece onu korumak istiyorum."

Hector "Neden?"

Dean "Onu kardeşin olduğunu bilmeden tanısan sen de öyle düşünürdün." dedi gerçeği bilmesine rağmen.

Thomas "Ona hiç kavuşamayacağız." dedi kendi kendine. Herkes üzgündü. Dean sızlayan vicdanını kapının önünde bırakmıştı. Onun için, o zarar görmesin diye.

Thomas babasını aradı ve hoparlöre aldı. İkinci çalışta açılan telefonla yutkundu.

"Thomas?"

"Ne yapıyordunuz?" sesindeki garipliği fark etmişti Henry.

"Annen ile oturuyorduk. Sorun mu var?"

"Emma ile ilgili araştırmayı durduruyorum."

Sessizlik oldu bir süre ardından Carol'ın endişeli sesi geldi.

"Thomas ne oldu? Neden baban tepki vermiyor?"

"Anne Emma ile ilgili araştırmayı durduruyorum."

Tekrardan sessizlik olmuştu. Biraz sonra kısık ve geriden Henry'nin sesi geldi. Hoparlöre almıştı. "Neden?"

"Onun için."

Anlamışlardı. O tehlikede olmayacak olsa böyle bir şey söylemeyeceğini biliyorlardı. Şaka olmasını ummuşlardı ama bu konuda şaka yapmayacağını biliyorlardı. Sadece ummak istemişlerdi.

Hıçkırık sesleri geldi ve telefon kapandı. Henry ve Carol çocuklarının yanında ağlamaz ve onlara üzüldüklerini belli etmemeye çalışırdı her zaman. O yüzden bu sesi duymak hepsinin gözlerini doldurmuştu. Çocukları içinden en iyi onları Thomas anlardı. Empati yapabiliyordu. Bu yüzden işte onu aramaktan vazgeçmeyeceğine eminlerdi. En büyük destekçileri demişti onlara bu arayışın sonunun geldiğini. Bu yıkmıştı onları. Kızlarını bir defa bile göremeyecek olmalarının hüznü çökmüştü üstlerine.

Dean o sesleri duyduğu anda anlamıştı, vicdanını kapının önünde bırakamadığını. Sırtındaki hayali kambur git gide büyüyordu. Yakında bu şeyler onu yutacakmış gibi hissediyordu. Babasının en büyük mirası bu oluyordu ona.

Ayağa kalkıp kapıya ilerledi. Kapıyı açarken durdu. Yapmamalıydı ama dayanamadı. "Babamın yaptıklarını ortaya çıkarıp onu parmaklıklar ardına gönderdiğimde size kim olduğunu söyleyeceğim." Umut verdi onlara. Bir insana en fazla zarar vereceğini düşündüğü şeyi yaptı. İnanmadığı bir konuda umut verdi.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin