54.Bölüm : Final 2.kısım

491 5 0
                                    

Umarım bir soru işareti kalmamıştır.

En baştan böyle bir son düşünsem de zorlandım bu satırları yazarken. Çok uzatmak da istemedim bu yüzden.
Normalden uzun oldu son bölüm.
Bu şarkıyı koymak istedim nedenini bilmediğim bir şekilde.
(Vera feat. Aylin Aslım - Elveda)

İyi okumalar

***

O günün birkaç gün sonrası (Anlatıcı'dan)

Hemşire odada kontrolleri yaparken Jonathan yavaşça gözlerini aralamıştı. Canı yansa da ilacını bildiği için ona seslendi. "Su"

Hemşire sesle onun uyandığını fark edip doktoru çağırmak için odadan çıktığında Jonathan'ın yüzünde bir gülümseme vardı. Sonunda Su'yu görecekti. Kendi için çok bir zaman geçmese de 1 saniye bile ayrı kalmak istemiyordu ondan.

Doktor kontrol ettikten sonra Patrick'e haber verdiğinde Patrick odaya girmişti. Jonathan kardeşinin yorgun ve üzgün yüzünü gördüğü anda yüzündeki gülümsemesi silinmişti. Kalkmaya çalıştığında canının acımasıyla geri yerine yatarken "Bir şey mi oldu?" diye sormuştu.

Patrick ne diyeceğini bilemeyerek sessiz kaldığında Jonathan ayağa kalkmış ve karşısına geçmişti. Yorgun vücudu zar zor ayakta kalsa da şu an daha önemli bir şey vardı. Biliyordu, tanıyordu kardeşini. Bir şey olmuştu.

Patrick "Abi otur lütfen." derken odadan kaçmak istiyordu. Nasıl söyleyebilirdi ki?

Jonathan inat edip başını iki yana salladığında Patrick dudağını ısırmaya başlamıştı. Gözleri dolarken gözünün önüne üçüzler geliyordu. Üçü de kötü bir haldeydi ne konuşuyor ne de yemek yiyorlardı. Efe kıyafetlerine kimseyi dokundurmamıştı. 'Onlara en son annem dokundu.' deyip peçete paketi de dahil her şeyi dolabının bir köşesine koymuştu. Ege sessizce duvarı izliyordu. Çok korktuğu anlaşılıyordu. Ece ise Ege'nin omzuna yatmış onu konuşturmaya çalışıyordu. Tek başına kaldığında ağladığını duyuyorlardı. Patrick ise David, Daniel, Albert ve Austin ile beraber onlarla ilgilense de kimse iyi değildi. Herkes Su'dan bir haber almak için çalışıyordu.

Patrick bunları nasıl diyebilirdi ki abisine?

Jonathan gözlerini sıkıca kapatıp "Ne oldu?" diye sorduğunda sesi titremişti. 'Lütfen sebebi ben olayım.' diye tekrarlıyordu içinden.

Patrick birkaç defa ağzını açıp söylemeye çalışsa da geri yumup sessiz kalmıştı.

Jonathan gözlerini açıp ona bakarken gözleri dolu doluydu. Dizleri titriyordu. "Su mu?" diye sorduğunda gözünden bir damla yaş süzülmüştü.

Patrick başını salladığında kendini yere bırakıp ağlarken Patrick yanına oturup ona sarılmıştı.

Ağlamalarının arasında 'Nasıl?' diye sorsa da cevap alamamıştı. Bilmiyordu çünkü. Dustin'in anlattığı kadarına hâkimdi.

Jonathan saatlerce ağlarken iki kardeş birbirine sarılmıştı.

O ağlamaya devam ederken hemşire gelip sakinleştirici yaptığı için gözleri kapanıp uykuya dalsa da gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu.

Patrick göz yaşlarını silip diğerlerine mesaj attığında düşünüyordu. Her şeyi öğrenince ne yapacaktı?

Jonathan tekrardan uyanırken 'Su' diye mırıldandığında odada ne yapacaklarını konuşan Daniel, Albert ve Patrick susup kalmışlardı.

Üçünün de gözleri dolarken Daniel hızla odadan çıkmıştı. Kapının önünde durup kendine yere bıraktıktan sonra yüzünü dizlerine gömmüştü. Ağlarken düşünüyordu. Kızmıyordu kardeşine çünkü onun sayesinde Arthur da tutuklanmıştı. Nedenini bilmedikleri şekilde Daisy kardeşi Derek'i öldürüp o da hapise girmişti. Bunun kardeşinin planıyla ilgili olduğunu tahmin edebiliyordu. Ona olan özlemi artarken 'Ona daha erken kavuşsak ne olurdu?' diye düşünmeden edemiyordu.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin