21.Bölüm

275 12 2
                                    

Alexander saatler sonrasında Duncan'ın yanına gelmişti. Duncan başını kaldırmadan "Hallettin mi?" diye sordu.

"Hallettim."

Duncan ona bakıp gülümsedi. Oğlu anahtarı ayaklarına getirmişti. "Sana dediğim gibi yap."

Alexander başını sallayıp salondan çıkarken Duncan'ın keyfi oldukça yerindeydi. Her şey planına uygun gidiyordu.

*
1 hafta sonra

Günler geçerken David camın ardından Su'yu izliyordu. Vücudu toplayana kadar uyutmaya karar vermişlerdi çünkü zehrin ne olduğunu ve ne tür etki bırakacağını bilmiyorlardı.

Dönüşümlü olarak kalmaya karar verdikleri için birbirleriyle çok denk gelemiyorlardı.

David endişeden günlerdir doğru düzgün uyuyamamıştı. Gözlerini açık tutamayıp orada bulunan oturma yerlerinde uykuya dalmıştı. Çok kısa bir süre sonra uyandığında odadan çıkan doktorunu ve hemşireyi fark etmişti. Kontrol için geldiklerini düşünmüştü. Doktorun bir şey demeden gideceğini düşünse de doktorun yanına gelmesiyle ayağa kalktı.

"İlk geldiğindekiler dışında herhangi bir etkisini göremedik ama bu olmayacağı anlamına gelmez. O yüzden çok dikkatli olmalısınız. Vücudu hep dinç olmalı."

Başını salladı David. Doktor hemşirenin uzattığı kağıdı aldı. Bir göz atıp David'e verdi.

"Burada dikkat etmemiz gerektiğini düşündüğüm şeyleri yazdım. Hastaneden çıktıktan sonra da kontrollere devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum."

David başını sallayıp "Uyandıracak mısınız?" diye sordu.

"Yarın uyandıracağız. O zaman daha net göreceğiz bazı şeyleri."

Bunu duyunca David'in yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Doktor gider gitmez heyecanla abisine haber verdi. Ardından da diğerlerine mesaj attı. Albert ile konuşup onu hastaneye çağırdı. Onun için eşya getirecekti.

Albert gelene kadar heyecan ile onu izledi. Albert geldiğinde de aynı heyecanla ona sarılmıştı. Albert'ın da ondan farkı yoktu.

Arabasına binip torpido gözünü açtı. Göremediği şeyle gülümsemesi solmuştu. Onun evinin anahtarıydı göremediği. Endişeyle tüm gözü boşaltmasıyla gördüğü anahtarla derin bir nefes almıştı. Arabayı çalıştırıp onun evine sürdü.

Eve vardığında o gün gelmişti aklına. Üzgünce baktı. Arabadan indi ve dairenin önüne geldi. O günün aksine kısa sürede kapıyı açıp girmişti.

Bu süreçte yerdeki kanı temizletmişlerdi ama çok hafif leke kalmıştı. Bunu bilmeyen birisi anlayamasa da onlara o günü hatırlatıyordu. Ona bakmamaya çalışarak odasına geldi.

Bir kaç deneme sonrasında bulduğu sırt çantasına bakmadan aldığı için eline gelen kıyafetleri atmıştı. Gereken şeyleri aldığına emin olduktan sonra evden çıkmadan önce arabadaki yaşadığı anı düşünerek salona girdi. Biraz etrafa baktı. Bir gariplik fark etmemişti. Biraz daha baktıktan sonra emin olup evden çıktı.

Hastaneye giderken hâlâ aklındaydı o ihtimal çünkü babasından her şeyi bekliyordu.

Hastaneye geldikten sonra sabaha kadar Albert ile orada bekledi. Nöbetleşe beklemişlerdi. Bir o bir de Albert uyumuştu. Sabah olduğunda ikisi de uyanık bir şekilde onu normal odaya almalarını beklemeye başlamışlardı.

Sonunda onun götürülmesi ve birkaç saate uyanmış olacağını söylemeleriyle diğerlerine haber verdiler. Bir saat içinde hepsi oradayken doktor tekrar uğramıştı. Mehmet de sık sık uğruyordu. Bu süreçte kimse yatağın yanında bulunan yerdeki beyaz frezya ve altın kadeh çiçeğini fark etmemişti.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin